Memleket o sıralarda gerçekten bir kurtlar sofrasına dönmüştür. Herkes çıkarını sömürmekte bulmaktadır ve bütün sömürücülerin parça parça yok ettiği şey halkın payıdır. Sürüklenilen yıkımdan kurtulmak için bir sentez ve bir hareket gereklidir. Romanda bunun ancak Kuvay-ı Milliye ruhuna bağlı demokrat bir toplumculuk ve ulusal bir devrimcilik olabileceği gösteriliyor. - Konur Ertop İstanbul’un barlarından gazete idarehanelerine kadar, gerek işyerleriyle, gerek kişileriyle, birbirlerinden tamamen uzak ve buna rağmen birbirleriyle çatışan toplumun yatay kesiti. - Muzaffer Erdost Attila İlhan öz açısından çok boyutlu romanı seçerken, öyle bir seçime uygun düşecek biçimde sinematografik kurgu yönteminden yararlanıyor; durum ve eylem gözlemlerini bir kameranın acımasız çevikliğiyle gerçekleştiriyor; böylece, ortaya, toplumsal olduğu kadar insancıl boyutları da geniş tutulmuş bir roman çıkıyor. - Özdemir İnce (Kurtlar Sofrası’nda) Gerek tarihin yeniden değerlendirilişi, gerek toplumsal ve ekonomik olayların, kapitalistleşme süreci çevresinde verilmesi, teknik olarak her türlü bireysel etkileşim ve hatta sapıklıkları kapsayacak bir örüntü içinde, adeta bir Marx/Freud bireşiminin arayışını andırır biçimde işlenir. - Emre Kongar