Sophokles (MÖ 495-406): Yunan tragedyasının en önemli yazarları arasında adı ilkönce hatırlanan Sophokles, konuları işleyişi ve oyundaki karakterleri canlandırılmakta ustalığıyla ayrı bir yere sahiptir. Tiyatro tekniğini geliştirmiş, diyaloglara, dekor ve kostüme önem vermiştir. Tragedyalarında dönemin yazarlarında rastlanmayan derli toplu bir iç yapı görülür. Eserlerinde yazgı sorununu her zaman ön planda tutar. Katıldığı yarışmalarda yirmiden fazla ödül almıştır. Yüz yirmi üç tragedya yazan Sophokles’in eserlerinden sadece Aias, Antigone, Kral Oidipus, Elektra, Trakhis Kadınları, Philoktetes, Oidipus Kolonos’ta günümüze ulaşabilmiştir.
IV. STASİMON "Ey ölümlüler soyu, sizin yaşamınız bir hiçtir benim gözümde. Hiçbir insan yoktur ki büyük bir mutluluğa erişsin kendi kanısından öte üstelik mutlu olduğunu sanırken bir de elindekini kaybeder. Senin yazgın büyük bir örnek, ey bahtsız Oidipus, Ölümlülerden hiçbirine gıpta etmemek gerek."
"Ey ışık seni son kez göreyim Öyle bir lanetmiş ki bu, Doğmamam gerekirken doğdum, Evlenmemem gereken insanla evlendim Öldürmemem gereken insanı öldürdüm."
Şiirsel bir tragedya. Karakterler ve anlatılmak istenen çaresizliği kelimelerde hissedebiliyorsunuz.
Olayın hikayedeki noktaya geleceğini söyleyen kehaneti önlemek için babası, Oidipus'u ölüme terk eder. Ancak efsane bu ya, Oidipus kurtulur ve tam da kehanete uygun şekilde hayatına devam eder.
Başka bir şehirdeki Polybos ve Dor Merope tarafından yetiştirilir. Bir gün sarhoş birisi kendisine evlatlık olduğunu söyler. Ailesine sorduğunda ise bunu şiddetle yalanlarlar. Yine de kahine giden Oidipus, annesiyle birlikte olacağını ve Babasını öldüreceğini öğrenir. Bu kaderden kaçmak için de ailesini terk eder. Bu eylem onu, gerçek ailesine ve kahinlerin söylediği o korkunç geleceğe iter.