Modern İran Edebiyatı’nın en önemli eserlerinden sayılan Kör Baykuş, yitip giden şeylere ve manevi çöküşe dair unutulmaz bir romandır. Yoğun bir sembolizmle ve gerçekdışı sahnelerle süslü olan Kör Baykuş’ta genç bir adamın, gizemli sevgilisini yitirmesinin ardından düştüğü ümitsizlik ve yaşadığı keder anlatılır. Genç adam kendini gitgide deliliğin kollarına bırakırken, okurlar da Sâdık Hidâyet’in çizdiği kasvetli insanlık durumu portresinin içinde kaybolup gidecekler. Birçok dile çevrilen Kör Baykuş, Edgar Allan Poe’nun öyküleriyle de karşılaştırılan bir başyapıttır.
"Yalnız ölüm kurtarır, bizi bütün aldanışlardan bir ölüm kurtarabilir, ama ancak şu ölüm: Bize yeni yeni azaplarla dolu ahreti lütfedecek olan değil de, bizi hiçlik ülkesine, boşluklara gömecek olan ölüm."
"Ömrümüz boyunca ölüm bize el eder, çağırır bizi. Her birimiz ansızın, sebepsiz düşüncelere dalmıyor muyuz, bu hayaller bizi öylesine sarıyor ki zamanı, mekanı fark etmez olmuyor muyuz? İnsan bilmez bile ne düşündüğünü; ama sonra kendini ve dış dünyayı hatırlamak, düşünmek için toparlanmak zorundadır. Bu da bir sesidir ölümün."
Yazarların, salt kendi düşüncelerini belirli bir düzen olmaksızın kitaba aktarmaları normalde okuyucuda ara verme isteği uyandırır sürekli. Peyderpey okumak daha kolay gelir çünkü hikaye anlatır gibi akıcı bir anlatım olmaz. Her yazılan, kişinin kafasındaki öz fikirleri olduğu için okuduğunuzu yorumlamak da istersiniz. Hemen sonuna geleyim. Ne olacak acaba, tarzı bir merak uyandırmadığı için başı da birdir sonu da.
Bunu Tolstoy'un Itiraflarım kitabında da, aynı olmasa bile Yer Altından Notlar'da ve düşünce yazısı olmasa da Iskender Pala'nın Itiraf kitabına da yaşamıştım. Fakat Sadık Hidayet okuduğunuzda farklı bir şeyler olduğunu hemen anlıyorsunuz.
Yazarın iç dünyasının hem karamsar ve mistik olması hem de zaman zaman kendine karşı başka bir düşünce içine girmesi olsun, sizi pek sıkmıyor. Kitap sürekli olarak takıntılı bir insanın ölüm arayışı ile devam etmiyor.
Fakat incelenecek çok fazla şey de yok kitapta. Bunun için yeterli kaynak olmadığından değil, daha çok benim psikoloji alanında bilgim olmamasından dolayı. Eğer bu konuda eğitim almış birisi analizini yapsaydı, bana öyle geliyor ki çok ilginç noktaları yakalayıp yorumlayabilirdi.