İşçilerin oturduğu evler neden en küçük sarsıntıda çökebiliyor? Yoksulların sağlıksız koşullarda barınmasının yol açtığı salgın hastalıkların sermaye sahiplerini de etkilemesine rağmen, bu koşullar neden düzeltilemiyor? Büyük kentlerdeki sel felaketleri neden önlenemiyor? Herkesin oturduğu evin sahibi olması devrimci bir talep midir?
Friedrich Engels, Proudhon’un temsil ettiği küçük burjuva sosyalizminin ve hayırsever burjuvaların işçileri ilgilendiren konut sorununu çözmeye yönelik girişimlerinin başarısızlığa mahkûm olma nedenlerini ele aldığı bu eserinde, kapitalist üretim tarzından kaynaklanan toplumsal sorunlara nasıl yaklaşılması gerektiğini tartışıyor.
Eserin yazıldığı dönemde Proudhon’un Avrupa işçi hareketi üzerindeki etkisinin hayli azalmış olmasına karşın, toplumsal sorunlara düzen içi çözümler arama yaklaşımının yeniden güç kazanacağını öngören Engels, Karl Marx’ın Felsefenin Sefaleti adlı kitabındaki Proudhon eleştirisini Konut Sorunu’yla tamamlıyor. “Modern toplumumuzun üretiminin, toplumun tüm üyelerine yeterli miktarda yiyecek sağlayabilecek durumda olduğunu ve çalışan kitlelere geçici olarak ferah ve sağlıklı barınma yerleri sağlamaya yetecek kadar evin bulunduğunu kanıtlayabilmem benim için yeterli. Gelecekteki bir toplumun yiyeceklerin ve konutların bölüşümünü nasıl düzenleyeceği hakkında spekülasyon yapmak doğrudan doğruya ütopyaya götürür.”