İnsan bir şiirdir, her mısrası Berceste. Bir kalbin tek başına başa çıkamayacağı hüzünlerini ve mutluluklarını paylaşacağı gönlünün telini titreten ve de hayatını birlikte motiflediği biri ya da birileri vardır mutlaka! İşte o biri ya da birileri insanın Bercestesidir. Ben bu kitapta o bercesteleri anlatmaya çalıştım. Hayatımız çevremizdekilerle bir eser, öyle bir eser ki türlü motiflerle bezeli. İşte yaşarken o motiflerdeki ilmekleri kaçırmamak gerekir. Ömrümüzü güzel yaşayabilmek için o motifleri iyi okumalıyız. Yaşanmışlıklardan ders çıkarmalı hayallerden ve ulaşmak istediğimiz hedeflerden vazgeçmemeliyiz. Sevmeli, ümitvar olmalı; yeri geldiğinde boyun eğip yeri geldiğinde başkaldırabilmeli. Nefret etmeli bazen iliğine kadar hissetmeli bu duyguyu. Savaşmalı insan kendiyle ama verdiği mücadele sonucunda içindeki sevgi, merhamet üstün gelmeli. Yaşanmışlıklar yaşayanların diliyle anlatıldı bu kitapta. Duygular başkalaştırılmadan anlatıldı. Tepkiler olağanlaştırıldı. Okuyucunun kendinden parçalar bulması planlandı. Yaşayan Fatma Hanım oldu ama hisseden ülkenin bir ucunda kitabı okuyup üzülen Berna Hanım oldu. Seydi Battal, oğlu olmadığı zaman sevdiğinin üstüne evlenmesi istendiğinde o duyguları hisseden Yavuz Bey çıktı karşımıza. Günümüz sevdalarına benzemeyen bir sevdayı yaşayan Fatih ve Zelal`de buldu genç aşıklar gerçek sevgiyi. Tabiat konuştu, kuzularla koyunlar konuştu kitapta. Kar konuştu, güneş konuştu. Her bir şey birinin bercestesi oldu işte. Bunun için aldım kalemi elime. Kalemim de hislerimi anlatmak için benim Bercestem oldu.