Akşam üzeri, ıssız sokaklarda yalın ayak bir kız yürüyormuş. Kız evden çıktığında, ayağında ayakkabıları varmış. Fakat bu ayakkabılar annesinin eski ayakkabıları olduğu için ayağına bol geliyormuş. Kızcağız aceleyle yürürken ayakkabıları kaybetmiş ve bütün aramalara rağmen de bulamamış.
Kızcağız bütün gün, elindeki kibritleri satmak için hiç durmadan dolaşıp durmuş. Ama bir kutu kibrit bile satamamış. Zavallı kızın karnı acıkmış.Küçücük ayakları soğuktan morarmış ve neredeyse donacakmış. Üstelik eski ve ince giysileri onu soğuktan da korumuyormuş. Evlerin pencerelerinden, beyaz karlı sokaklara ışıklar sızıyormuş. Evlerden gelen yemek kokuları açlığını hatırlatıyor başını döndürüyormuş. İki evin birleştiği bir köşeye oturup kendini biraz da olsa soğuktan korumaya çalışmış.
Büzülerek ayaklarının üstüne oturup ısınmaya çalışıyormuş. Ama ne yaparsa yapsın bir türlü ısınamıyormuş. Soğuğa ve açlığa rağmen evine gitmek istemiyormuş. Çünkü eve gittiğinde, kibrit satamadığı için babasının onu döveceğini biliyormuş.