1998-2021… Kitabın birinci baskısından bu yana 23 yıl geçmiş. Geri dönüp baktığımda, bu 23 yılda ne değişti diye sorduğumda bir yandan “çok şey değişti”, bir yandan da “özde bir şey değişmedi” diyorum. Çok şey değişti: 2002’den bu yana T.C. tarihinde ilk kez esas referansı Türklük, Kemalistlik, Atatürkçülük yerine İslam olan bir parti, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), “hükümet”te! Bilinçli olarak iktidarda değil “hükümet”te diyorum. Çünkü bu parti 2002 sonundan bu yana tek başına hükümet kuracak çoğunluğa sahip olmasına ve tek başına hükümet olmasına rağmen, merkezinde Kemalist askeri bürokrasinin bulunduğu devlet iktidarını bütünüyle ve gerçek anlamda ele geçirmesi süreci maceralı bir yolculuk olarak hâlâ sürüyor. … Bizim kimin gerçek, kimin sahte Kemalist veya Atatürkçü olduğu konusunda tartışmalarla kaybedecek zamanımız yok. Adı ister Kemalizm, ister Atatürkçülük olsun, bu Türk tipi faşizmin ideolojisi idi. Bu ideoloji eski Türkiye’nin de, “Yeni” Türkiye’nin de anayasasına yön veren, yol gösteren ideolojidir. “Özde bir şey değişmedi”den kastım esas olarak budur. 2023’te Türk burjuvazisi iktidarda olsun, muhalefette olsun bütün partileri T.C.’nin kuruluşunun 100. yıldönümünü kutlamaya hazırlanıyor. Bu kutlamalarda diğer şeylerin yanında kuşkusuz yine Mustafa Kemal Atatürk ayinleri de yer alacaktır. Bu Türkiye’de burjuva siyasetinin olmazsa olmazıdır! Bu yüzden, Kemalist Devrim’in ve Kemalizm’in işçi sınıfı bakış açısı ile değerlendirilmesi, bu değerlendirmenin yaygınlaştırılması ve tabii derinleştirilmesi önemini koruyor. İkinci baskının buna hizmet etmesini diliyorum. Okuyucuyu ilk baskıda olduğu gibi bu değerlendirme üzerine tartışmaya, katkıda bulunmaya çağırıyorum. Birinci baskının önsözünde verilmiş olan araştırmanın devamının, “İktidarda Kemalizm” değerlendirmesi biçiminde geleceği sözü de, henüz yerine getirilmemiş bir söz olarak duruyor. Bu sözün yerine hâlâ getirilmemiş olmasından ötürü de okuyucudan özür diliyor, “sabır” diyorum. Verilmiş söz yerine getirilecektir.