Birebir aynı görünsek bile ikiz kardeşim Rosemary’nin benden farklı olduğunu hep biliyordum… Duygularını kontrol edemeyen ve hemen her şeyden kolayca etkilenip kontrolden çıkabilen kız kardeşimin, bu zalim dünyanın kötülüklerinden korunmaya bana göre çok daha fazla ihtiyacı vardı. Ancak ne yazık ki o ellerimden kayıp giderken hiçbir şey yapamadım. Rosemary’yi bu hayattan koparıp alan şeyin zatürre olduğunu söylediler ama ne fark ederdi ki? Diğer yarım çekip gitmişti işte. Altı yıl… Tam altı yıl bu suçluluk hissiyle yaşamaya çalıştım. Ta ki annem de elim bir trafik kazasında yaşamını yitirdikten hemen sonra, benden hiç haz etmeyen üvey babam Alan’ın sakladığı büyük sırrı keşfedene kadar… Yanlış duymamıştım, Rosemary yaşıyordu! Onu, Willowbrook denilen ama yaşadığımız çevrede adı pek de iyi anılmayan bir okula yollamışlardı fakat şimdi kayıptı. Acilen oraya gidip güzel, tatlı Rosemary’mi bulmam gerekiyordu. Öyle de yapacaktım.
Evet, Rosemary’nin benden farklı olduğunu hep biliyordum. Bilmediğim asıl şeyse kardeşimin bedeninden çok daha uzun zaman önce kaybolan ruhunu aramam gerektiğiydi çünkü Willowbrook asla bir okul değildi. Orası kayıp ruhların en acımasız ve insanlık dışı koşullarda alıkonulduğu bir tür akıl hastanesiydi. Ne acıdır ki bunu, akıl hastanesinden kaçmış bir hastaya tıpatıp benzeyen biri olarak oraya gittiğimde öğrenecektim.
Ben Sage Winters, Rosemary Winters’ın ikiz kız kardeşiyim. Tamamen sağlıklı ve akıllıyım ama buradakiler benim Rosemary olduğumu sanıyor. Üzerimde bir deli gömleği, bileklerim deri kayışlarla bir sedyeye bağlı hâlde tüm dünyaya gerçekleri anlatmaya çalışıyorum. Kendi ruhum da bu izbe yerde sonsuza dek kaybolmadan önce bir şeyler yapmalıyım fakat korkarım tamamen çaresizim.
Onlar inanmasa bile siz bana inanıyorsunuz, değil mi?
Ellen Marie Wiseman’ın usta kaleminden dökülen Kayıp Ruhlar Durağı, son sayfasına dek elinizden bırakamayacağınız, size insan olmanın, iyiliğin ve kötülüğün anlamlarını tekrar tekrar sorgulatacak bir şaheser