Çocuk edebiyatımızda iki yazarlı roman geleneğinin gelişmesinde büyük katkıları bulunan Mavisel Yener ve Aytül Akal’ın, ilk iki kitabı yüz binlerce okurun hafızalarında yer edinen *Kayıp Kitaplıktaki İskelet* efsanesi, serinin üçüncü halkası Fare Sarayı ile devam ediyor.
Babasının suçsuzluğunun kanıtlanmasının ardından yaşadığı zor günleri geride bırakmaya çalışan Ceylan, arkadaşı Ali’yle birlikte Efes’in güzelliklerini paylaşmak üzere bir blog hazırlamaya koyulur. İskeletin gizemi henüz tam olarak çözülememişken, civarda kazı yapan bir arkeoloğun kayboluşu ve ardında bıraktığı madalyon, Çelimsiz, Kapkap, Efes ile Hayvanlar Dedektiflik Bürosu’na yeni katılan Miro ve Baykuş Serapis’i iz sürmeye iter. Acaba hazine avcılarını Efes’e sürükleyen gizli hazinenin ardında yatan sır nedir? Burnuna ve aklına güvenen sevimli ve bilge hayvan dostlarımız esrarengiz olayları günışığına çıkarmaya uğraşırken Efes antik kentinde gezinen iki tuhaf kişi büyük merak uyandırır. Sosyal medyanın ne gibi tehlikelere sebep olabileceğini tahmin edemeyen Ceylan ve Ali, bloglarına ulaşan tehdit mesajlarıyla bir anda sarsılır. Efes’in her daim güneşle yıkanan antik taşlarının gölgelerine saklanan esrarengiz olayların ucu bu kez isli puslu bir Fare Sarayı’na dayanacaktır…
Eserleriyle pek çok ödüle değer görülen, kitapları onlarca farklı dile çevrilen Mavisel Yener ve Aytül Akal’ın dünya antolojilerine giren *Kayıp Kitaplıktaki İskelet* serüveninin üçüncüsünde heyecan doruk noktasına ulaşıyor. Geçmişi binlerce yıl öncesine dayanan Efes’in güzelliklerini gizemli bir öyküde buluşturan ikili, özgün kurgusuyla okurlarına kültürel miras bilinci, araştırma-sorgulama arzusu ile tarih sevgisi kazandırıyor.
Çözülmeyi bekleyen nice bilmeceyle Efes kitapseverlerin, kitapseverler de kendilerine sunacağı nice yeni bilmeceyle hayatın yolunu gözlüyor.
Baykuş Serapis’in de dediği gibi, *Yeryüzü harman yeridir. Ekilir, savrulur, toplanır. Yine ekilir, yine savrulur, yine toplanır…*