Fydor Mihayloviç Dostoyevski (1821-1881): İlk romanı İncancıklar 1846`da yayımlandı.Ünlü eleştirmen V.Byelinski bu eser üzerine Dostoyevski`den geleceğin büyük yazarı olarak söz etti.Ancak daha sonra yayımlanan öykü ve romanları,çağımızda edebiyat klasikleri arasında yer alsa da, o dönemde fazla ilgi görmedi.Yazar 1849`da 1.Nikolay`ın baskıcı rejimine muhalif Petraşevski grubunun üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Kurşuna dizilmek üzereyken cezası sürgün ve zorunlu askerliğe çevrildi.Cezasını tamamlayıp Sibirya`dan döndükten sonra Peterburg`da Vremya dergisini çıkarmaya başladı, yazdığı romanlarla tekrar eski ününe kavuştu.Karamazov Kardeşler Dostoyevski`nin son başyapıtıdır.
Kitap Karamazov ailesine mercek tutuyor. Bu aile Fyodor Pavloviç (baba), Dmitri (büyük çocuk), Ivan (ortanca çocuk), Aleksey (küçük çocuk) ve Smerdyakov (gayrimeşru oğul+uşak) tarafından oluşuyor. Fyodor’un oğulları Dmitri farklı bir anneden, Aleksey ve Ivan ikinci anneden, Smerdyakov ise düşkün bir sokak kadınından gayrimeşru şekilde dünyaya gelenler. Ana hikaye bunlar üzerinden işliyor. Birçok yan karakter var ama en önemlilerini anlatacağım.
Fyodor Karamazov
Baba Fyodor, zamanında zengin kadınlarla muhabbete girip bayağı ölçüde zenginleşmiş yoz bir adamdır. İçkisi, kumarı, hovardalığı çoktur. Huyu da Smerdyakov hariç diğer oğullarına taban tabana zıttır. Onlarla geçinemez. Özellikle büyük oğlu Dmitri ile. Düşman gibidirler çünkü bunun bir kadınla ilintisi vardır. İkisi de Gruşenka isimli bir kadına âşıktırlar ve onu elde etmek için uğraşırlar. Dmitri bir gün babasına el kaldırır bunun yüzünden. Kanlı bıçaklı olmuşlardır artık.
Aleksey (Alyoşa) Karamazov
Aleksey kendini dine adamış, akıl hocası Zosima’nın sözünden çıkmayan bir gençtir. İlerde bir rahip olmak ve kendini manastıra adamak ister. İyi huylu, saf, yumuşak başlı birisidir. Kardeşlerini ve babasını sever. Ivan’la ayrı bir bağı vardır. Onunla felsefi ve dini muhabbetler ederler. Yani Aleksey (Alyoşa) bu hikâyenin en temiz kişisidir.
Ivan Karamazov
Ivan ise her olaya mantık çerçevesinde bakan, ateizmi benimsemiş. Neden sonuç ilişkisini, Tanrı inancını ve diğer sosyolojik olayları sorgulayan bir karakterdir. Çok düşünür, çok konuşur. Alyoşa ile muhabbetlerinde Tanrı neden böyle ya da şöyle diye argümanlar sıralar. Çok keskin bir zekâsı vardır. Duygusuz görünmesine karşın oldukça duygusaldır. Zaten romanın sonlarına doğru işler zıvanadan çıktığında en çok bu karakterin bölümleri etkiler bizi.
Dmitri (Mitya) Karamazov
Dmitri fevri hareketleri olan, sert mizaçlı en büyük oğuldur. Duygularının esiri olmuştur adeta. Babasına alkolik olmak konusunda benzer. Kendisini sevip onunla evlenmek isteyen bir soylu kadını reddeder. Gruşenka’nın esiri olur. Onsuz bir hayat düşünemez. Romanın kilit adamıdır çünkü asıl hikâye Dmitri’nin yaptığı ya da yapmadığı bir olay üzerinden ilerleyecektir.
Pavel Smerdyakov
Smerdyakov, Fyodor’un gariban bir kadına tecavüz etmesi sebebiyle dünyaya gelmiş gayrimeşru oğludur. Sara hastasıdır, sinsi ve rezil düşünceleri olan birisidir. Hikâyeye doğrudan etkisi vardır özellikle Ivan’ı çok sever, düşüncelerini önemser. Ivan’a olan etkisini yazı ilerledikçe konuşuruz.
Buraya kadar roman hakkında spoiler vermedim. O yüzden buradan sonrasını kitabı okuyanlar devam etsin. Kitabı okumayanlar ise mutlaka kitabı okumaya başlasın. Keşke benim de ilk defa okuyabilmek gibi bir şansım olsaydı. Bazı bölümler ağır ilerlese de sabredip dayanmanızı tavsiye edeceğim.
Karamazov’ların evinde gürültü patırtı hiçbir zaman eksik olmuyor. Büyük bir gerginlik var her zaman. Dmitri ile Fyodor hep kavga ediyor, sözlü atışıyorlar. Bir gün Fyodor Pavloviç cinayete kurban gidiyor. Doğal olarak baş şüpheli büyük oğlu Dmitri oluyor. Herkes o kadar emin ki onun yaptığından. Kendini savunamıyor bile. Bunun üzerine tutukluyorlar Dmitri’yi. Kardeşleri dahi onun yaptığını düşünüyor başlangıçta. Sadece Aleksey suçsuz olduğunu düşünüyor. Ivan ise umursamıyor. Çünkü o da babasından nefret eden biri. Dmitri’yle ise çok muhabbeti yok.
Ivan, Smerdyakov’la olan birkaç muhabbetinde Tanrı’nın olmadığını ve dünyada her yolun mubah olduğunu söylüyor. Smerdyakov sinsi, çok iyi rol yapan bir adam. Ivan’ın görüşlerine tapacak derecede biri. Bir gün Ivan şüpheleniyor tavırlarından ve Smerdyakov’u sıkıştırıyor. Smerdyakov diretiyor, diretiyor. Sonunda çorabına sakladığı Fyodor Pavloviç’in para destesini çıkarıyor. Fyodor’u öldürüp sara nöbeti geçiriyormuş gibi yaptığını itiraf ediyor. Ivan bu olaydan sonra giderek içe kapanmaya başlıyor. Tanık olsam mı olmasam mı konusunda kararsız kalıyor.
Bu olayın sonucunda yavaş yavaş aklını yitirmeye başlıyor. Smerdyakov ise intihar ediyor. Artık olayı ispatlama şansının olmadığını anlayan Ivan, rüyasında şeytanı görüyor onunla konuşuyor. İşin içinden çıkamadığında ise büsbütün deliriyor.
Bu olaylar olurken babasına karşı suçluluk psikolojisine giren Dmitri olayı yalanlamıyor tamamen kendini katilmiş gibi gösteriyor. Kendini savunmuyor. Ivan işin gerçeğini bilip kanıtlayamadığı için deliriyor aslında.
Romanın sonunda Dmitri Sibirya’ya kürek cezasına yollanıyor, Ivan’ı söyledik, Alyoşa ise hasta bir çocuk sayesinde tanıdığı diğer çocuklarla yoluna devam ediyor ve manastıra kapanma fikrinden vazgeçiyor.
Öyle bölümler var ki adrenalin tavan yapıyor. Bu bölümler genellikle Ivan’ın bölümleri. Büyük Engizisyoncu, Şeytanla Konuşma ve Smerdyakov’la girdiği 3 muhabbette resmen tüylerim ürpermişti. O kadar moda sokan bölümler ki, heyecanlanarak okumuştum. Bu heyecanı en son Budala romanının sonlarında hissetmiştim.
Çok büyük bir roman. Dünyada bu romana yaklaşabilmiş bir yapıt göremiyorum. Dünya ve Rus klasikleri arasında “klasik” sıfatının hakkını bu kadar veren bir roman okumadım. Okuduğumda etkisinden çıkamadığım ender romanlardan. 1000 sayfanın üzerinde olmasına karşın müthiş akıcılıkta bir roman. Bu romanı İş Bankası Yayınları’ndan okumanızı kati suretle tavsiye ederim.
İyi ki yazılmış, bir okuyanın defalarca okuyacağı türden bir roman Karamazov Kardeşler.