José Saramago ölümünden önce yazdığı ve yayımlandığı ülkelerde büyük tartışmalara yol açan son romanında insanlığın kutsal kitaplardaki başlangıcına geri dönüyor. Âdem ile Havva’nın oğlu, kardeş katili, “sürgün ve gezgin” Kabil’le çıkılan bu yolculuk, Eski Ahit’in loş ve tekinsiz diyarlarında, zaman ve mekân kavramlarını altüst ederek, süreğen bir şimdiki zaman içinde, edebiyatla felsefenin kesiştiği dar alanlarda dolaştırıyor okuru.
İyinin içindeki kötüyü, kötünün içindeki iyiyi; Kabil'in bakış açısından bildiğimiz kıssaların içinde Saramago'nun kurgu bineğiyle zaman sıçramalarıyla tanıyoruz. Adem ile Havva'nın oğlu, Habil'in eti tırnağı ama onu öldürüp içinde yaşatanı, Lilith'in şehvetinin kölesi, İbrahim'in oğlunun koruyucu meleği, Sodome ve Gomore'deki masum kadın ve çocukların yüreği, Lut'un hikayesinin tanığı, Eyüb'ün habercisi, Nuh'un insan soyunu devam ettirme mücadelesindeki girişimini bertaraf edeni olarak tanıyoruz Kabil'i. "Gezgin ve sürgün" mahkumiyetinin yolculuğunda Kabil, yazgısındaki onu yaşamaya mecbur eden anlamı ararken bir düelloda buluyor kendini. Vicdan, dürüstlük, mantık sahip olduğu en güzel değerler iken kardeş katili olmayı içinden atamayışını kadim şahsiyetler üzerinden şahit oldukları ile korkusuz bir yüzleşmeyle bırakıyor yeryüzünün sessizliğine... Kabil'in soruları, her seferinde ona hatalarını hatırlattığı muhatabı, tüm bunlar okuru tersköşe yapıyor. Sert bir kitap olduğu söylenebilir bu yüzden tavsiyem okurken hassasiyetlerinizi paranteze almanızdır. Zira sıra dışı bir kitap. Nicelik olarak hacimli olmasa da miras bıraktığı sorular, beyninizde hatırı sayılır bir hacimde şişiyor. Eğlenceli ve bol virgüllü bir anlatıma da sahip.