Lev Tolstoy, Savaş ve Barış’ı ve Anna Karenina’yı dünya edebiyatına kazandırdıktan sonra, 51 yaşında hayatına dönüp bakar ve yaşamının anlamdan yoksun olduğunu fark eder. İtiraflarım, büyük Rus yazarın estetik ideallerin peşinden gitmeyi bırakıp dinî ve felsefi meselelere yönelişine dair öngörülerle dolu, kısa ama çok güçlü bir kitaptır. Bir anlamda Tolstoy’un manevî orta yaş krizini anlatan İtiraflarım son derece özgün ve etkileyici bir metin olmasının yanında, hayatın anlam ve değeri üzerine yazılmış en önemli eserlerden biridir.
"Artık bizimle tımarhanede yaşayan insanlar arasında bir fark olmadığı benim için çok açık, o dönem bundan sadece belli belirsiz şüphe duyuyordum. Tüm deliler gibi, ben hariç herkesin deli olduğunu düşünüyordum."
"Her inancın özü, hayata ölüm tarafından yok edilemeyecek bir anlam vermesidir. İnanç, zenginliğin içinde ölen bir çarın, emek vererek çile çekmiş yaşlı kölelerin, yarı akıllı yaşlı kadınların, mutlu genç kadınların ve tutkulara kapılmış gençlerin sorularına yanıt verebilir."
"Her şey herkes için benzerdir. Dürüst, ahlâksız, iyi, kötü, temiz, kirli, kendini feda eden, etmeyen, faziletli, günahkâr, biri küfür eden, diğeri küfürden korkan aynıdır. Bu sebeptendir ki, gökyüzünün altında yapılan her işin altında bir kötülük vardır. İnsanoğlunun kalbi kötülük doludur, yaşarken de içlerinde bir delilik vardır, sonra da ölür giderler. Yaşayan bir köpek olmak, ölü bir aslan olmaktan iyi olduğundan yaşayanların içinde hâlâ bir umut vardır."
Tolstoy, Itiraflarım isimli bu kitabında kendi hayatında yaşadığı birçok şeyden ve felsefi düşüncelerinden bahsediyor. Bu düşünceler ve sorgulamalar daha çok tanrı inancı ve hayatın anlamını aramakla ilgili.
Hayatla ilgili birçok çıkarım yapmanızı sağlayacak akıcı bir kitap. Herkese öneririm.