Rumlar, Cenevizliler, Galatalılar, Museviler; mahallelerinden kovulmazlarsa Fatih Sultan Mehmed’in tersanelerine kıyamete kadar çivi yapmak için söz veren demirci Çingeneler...
Ve halkı tarafından adeta boşaltılmış şehri yeniden şenlendirsin diye Anadolu’dan göç ettirilen onca halk: Türkmenler, Kürtler, Ermeniler, Anadolu Rumları, Rumca bilmeyen Karamanlı Rumlar... Özgürlüklerini yitirmiş köleler: Kafkasyalılar, Afrikalılar, Avrupalılar. Bu halkların, ulusların, inançların bir araya gelişinin oluşturduğu bir kavram İstanbulluluk.
Bir şehir, insanlarıyla birlikte inançları da biriktirir. Her yeni göçten bir inanç kırıntısı, bir yemek ayrıntısı, bir koku alıp birikimine katar ve yeni göçen herkesi yavaş yavaş eski sakinlerine dönüştürür.