İçimizdeki Şeytan, Sabahattin Ali’nin 1940 yılında yayımlanmış ikinci romanıdır. Her biri farklı söylemlerin taşıyıcısı olan kahraman ve karakteriyle, sürükleyici bir roman yapısı içinde, erken Cumhuriyet döneminde Balıkesir’de başlayıp İstanbul’a uzanan bir aşk öyküsünü anlatır. İçimizdeki Şeytan, Sabahattin Ali’nin duygusal ve derin psikolojik tahlilleri ile okuyanı sağa sola savurduğu, içimizdeki şeytanı –ya da olmayan şeytanı bize göstermesi bakımından etkileyici bir kitaptır.Kitata karakterlerin iç konuşmaları, kendileri ile hesaplaşmaları ve duyguları başarılı bir şekilde anlatılmıştır. Toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın kapana kısılmışlığını anlatan Sabahattin Ali, okurken bizi kendimizle yüzleştiriyor.
Zannediyorum ki, tasavvuru bile baş döndüren bir süratle hiç durmadan koşup giden bu hayat ve bir avuç toprağının bile doğru dürüst esrarına varamadığımız bu karmakarışık dünya beni bir buğday tanesi, bir karınca gibi ezip geçiverecek...
Asıl iyilik tanımadıklarımıza yaptığımız iyiliktir; halbuki biz bütün hüsnüniyetimizi dostlarımıza saklayıp bunların dışında kalanları bir çırpıda ve kısa bir hükümle fena addediyoruz!..
Birbirimize rastlamadan evvelki hayatımız sahiden birbirimizi aramaktan başka bir şey değilmiş... Ne aradığımızı bilmeden aramak... Şimdi içim rahat, aradığını bulan ve başka bir şey istemeyen biri gibi sükunet içindeyim...
Minimini kafalarımızı ukalaca kitaplar, birbirinden çürük bilgiler, neticesi olmayan hesaplar ve Allah kahretsin, karmakarışık menfaat düşünceleri dolduruyor...