Hesse’nin henüz yirmi yaşında kaleme aldığı Hermann Lauscher (Hermann Lauscher’den Kalan Yazılar ve Şiirler) bir tür “kendini arayış” olarak değerlendirilebilir. Hesse, sonrasında “gençlik günahı” diye nitelediği kitabının ilk baskısına (1900 sonu) yazdığı Önsöz’de Hermann Lauscher’de yer alan metinlerin gizemini şu sözlerle açıklar: “Hermann Lauscher ismi bu kitapla ilk kez kamuoyu önüne çıkıyor. Lauscher’in yabancı bir isimle basılan yazıları, fazla geniş sayılmayacak belli bir okur kitlesince çok iyi bilinmektedir. Ne yazık ki bu dünyadan göçüp gitmiş yazar, sırrını açıklamamı ve ölümünden önce basılmış yazılarını kendisine mal etmemi yasaklamış bulunuyor.”
“Acı kavrayış, kavrayışsızlıktan iyidir ve kim bir kez kendini gözlemleme ve itiraf etmenin tehlikeli yoluna girmişse, beklenmedik ve üzücü de olsa, sonuçlarına katlanmalıdır.”
Yıllar içinde Lauscher’e ne zaman bir göz atayım desem, çıkarıp atmak ya da değiştirmek istediğim pasajlarla karşılaştım, örneğin Günlük’ün başındaki Tolstoy üzerine kaleme alınmış, gençliğe özgü, kibirli, aptalca sözler... Ne var ki gençlik portremde geçmişe dönük tahrifat yapma hakkına sahip olduğumu sanmıyorum...