Güvercin Gerdanlığı otuz bölümden oluşmaktadır. On tanesi aşkı doğuran nedenler hakkındadır. Aşkın emarelerini, övülen ve yerilen niteliklerini anlatan diğer fasıl on iki bölümdür. Aşka içerden gelen zararlara dair altı bölüm vardır. Karşılığı olan ve olmayan duygularda iki farklı bölümde ele alınmıştır. Öykü, düzyazı, şiir gibi türlerin toplamı bir eserdir. Anlatıcı kişinin kendisidir, yer yer öznel yargılar da görülmektedir.
İbn Hazm’ın çok değer verdiği bir dostunun konu üzerinde düşüncelerini dile getirmesi adına yazmasını istediği bir eser olarak kaleme alınmıştır. Aşkın ne olduğu, nasıl yaşandığı, sonuçları da dâhil olmak üzere farklı birçok konuyu içeren bölümlerle aşkın evreleri ele alınır. İbn Hazm’ın kendi hayat hikâyesi başta olmak üzere, yakın dostlarının hikâyeleri ya da güvenilir kaynaklardan edindiği hikâyeler bu anlatıya yön vermektedir. Anlattığı hikâyeler, durum tespitleri ya da açıklamalardan sonra şiirlerini dile getiren İbn Hazm’ın bu eseri sadece aşka bakışı değil aynı zamanda döneminin kültürel, sosyal, siyasal yönlerini de yansıtması bakımından önemli bir eserdir.
Nereden başlamalı bu değerli kitabı yorumlamaya... Okuduğumda 20li yaşlardaydım. Bu kadar sevgi, her sayfada sevgi, her cümlede sevgi deyip anlam ve önemini yıllar sonra bir daha yeniden okuduğumda kavrayabildim anca. Sevgiye ve sevenlere dair yazılmış nadide bir eser. Kitabı iki bölümden ele alacak olursak ilk bölümde, güvercin gerdanlığı üzerine, sevgiye ve sevenlere dair aşk deryasından inciler sunan ve edebi klasikler içinde hak ettiği yeri alan İbn Hazm'ın değerli eseri yer almaktadır. İkinci bölümde ise, Endülüs Edebiyatı hakkında ayrıntılı bilgiler sunulmuş, tarihsel dönemler belirtilmiş, bazı şair ve yazarların hayatları ve eserleri konu alınmıştır. İbn Hazm'ın edebi kişiliği, aşk anlayışı, yaşadığı aşklara dair bilimsel ve düşünsel eserleri anlatılmıştır.
Sevda hastalığından bahsederken, sevme eyleminin hiçbir kitapla ve hiçbir inançla yargılanmayacağını söyler İbn Hazm. Aslında en büyük ihtiyacımız da imtihanımız da yine sevmekten geçmez mi? Sevgi karın doyurmaz derler. Anne evladına sarıldığında çocuğunu sevgisiyle doyurur. Sevgisiz bir dünyada yaşanabilir mi? Oruç tutarken acıkmayız. Allah'a olan sevgimiz değil midir bizi tok tutan. O güçlü bağ sayesinde gözümüz de karnımız da doyar. Sevmek pek de yabana atılabilecek bir kelime bir duygu bir eylem değildir.
Öyle özel sevdalar saklı ki bu kitabın içinde, belli başlı dünya dillerine çevrilmiş ve Mahmut Kanık tarafından Türkçe'ye de çevrilerek bu eser artık elimizin altında edebi bir çalışma olarak yer almıştır.