Servet-i Fünun edebiyatinin önemli temsilcilerinden olan Mehmet Rauf’un kuskusuz en taninmis eseri Eylül romanidir. Eser, ilk kez Servet-i Fünun dergisinde 1900-1901 yillarinda tefrika edildikten sonra kitap hâlinde yayimlanmistir. Eylül; yazarin üstadi olarak tanimladigi Halit Ziya’nin olgunluk dönemi romanlarindan sonra Servet-i Fünun romanini en iyi temsil eden eserler arasinda yer almistir. Eser, gerek okuyucular nazarinda gerekse edebiyat dünyasinda ilgiyle karsilanmistir. Bes yildir Süreyya ile evli olan Suat ile kocasinin yakin akrabasi olan Suat ile kocasinin yakin akrabasi olan Necip’in arasinda gelisen yasak ask konu edilir. Bu hususta bir baska örnek Halit Ziya’nin Ask-i Memnu’sudur. Bu eser üzerine çalisma yapan tüm arastirmacilarin birlestigi ortak nokta Eylül’ün basarili bir “ psikolojik tahlil romani” oldugudur. Bu yargiyi güçlendirecek anlayis; özellikle Suat ile Necip arasinda dile getirilemeyen, iç dünyalarinda yasananlar, toplumun geleneksel anlayisinin kabul etmedigi bazi duygusal iliskilerden kaynaklanmaktadir. Karakterlerin duygusal çatismalari daima ön plandadir. Hâkim bakis açisinin kullanildigi Eylül’de kuvvetli tasvirler, canli ve akici bir üslup dikkati çeker. Kösk ve yali hayatinin sergilendigi romanda olay; Istanbul’un Beyoglu, Adalar ve Bogaziçi semtlerinde geçer. Eserde zaman, kronolojik bir sira takip eder. Eylül romaninin adlandirilmasi aslinda anlamlidir. Çünkü, eylül ayi imkânsiz bir askin bitisini simgeler. Eylül, bir acinin, umutsuzlugun ifadesidir. Kurgan Edebiyat Yayinlari Türk Klasikleri Dizisi’nde yer alan bu tiyatro eseri, bugünkü Türk okuyucularinin anlayabilmesi ve degerinin daha çok fark edilebilmesi için üsluba dokunulmadan bazi kelime ve ibarelerde sadelestirilmeye gidilmistir.