Geçtiğimiz yıl 20. ölüm yıldönümünü idrak ettiğimiz Oğuz Atay’ın bitiremeden aramızdan ayrıldığı son eseri nihayet “tamamlandı”. Uzun “edebî polisiye” uğraşlara rağmen ilk bölümü bulunamayan Eylembilim’i yıllar önce, Oğuz Atay okurlarının istekleri karşısında Günlük’e ekleyerek yayımlamak “zorunda” kalmıştık. İyi de yapmışız... Belki de bu sayede, edebiyatımızın yeri doldurulamaz usta kaleminin bu “son başyapıt”ını, ailesinin de değerli katkılarıyla gün ışığına çıkarabildik. Şimdi, Cevat Çapan’ın “Oğuz Atay’a Mektup”uyla ve Günlük’ten ayrı bir kitap olarak sunuyoruz. Eylembilim, başlığı gibi, Oğuz Atay’a özgü ironinin bütün inceliklerini taşıyor.
Ülke 12 Mart arefesindedir. Öğrenci çatışmaları, üniversite işgalleri, forumlar... Romanın kahramanları, olaylar karşısında saf tutmaya ya da tutmamaya çalışan “akademikler”dir. Bir üniversitede gelişen olaylar, bir matematik profesörünün, Server Gözbudak’ın “hatırat”ından nakledilir. Oğuz Atay Eylembilim’de, Cevat Çapan’ın “Oğuz Atay’a Mektup”ta belirttiği gibi, kara mizah gösterilerinden birinin daha doruklarına ulaştırıyor bizleri...