Ey Oğul! Bilirim ki, kitaplar mütalaasıyla ilimler tahsili için nice geceleri sabaha çerağ çıkardın, uykuyu kendine haram eyledin. Ancak şunu bilmem ki, bu denli çalıştığına sebep nedir? Eğer arzun dünya makam ve metalarını bununla elde edip bu makamlar ile akranın, emsalin içinde göğsünü gerip iftihar etmek ise, vay sana! Eğer ondan maksadın Resulullah’ın getirdiklerini ihya edip yaramaz sıfatlarını bunun ile yuyup pak edip nefs-i emmareni zebun etmek ise, ne mutlu sana! Ne mutlu sana!.. Ey Oğul! Bil ki ihlas odur ki, cümle ettiğin ameller ancak Allah için ola, gayrı için olmaya. Hatta seni övseler, gönlüne hoş gelip haz etmeyesin ve eğer yererler ise incinmeyesin. Bilmiş ol ki, riya dedikleri, halkın, âdemi tâzim ettiklerinden hâsıl olur. Şimdi onun tedavisi budur ki halkı bu konuda cansız varlıklar (cisimler) yerine yani taş yerine koyup şöyle mülahaza edesin: Bunlar hiç kimseye fayda ve zarara kadir değildirler. Bazı meclislerde seni medhetmeleri, hatırına hoşça gelirse, asla riyadan halâs olamazsın. Ey Oğul! İlimlerden o ilimle meşgul olasın ki, o ilim senin kalbini ıslah ile pak eylesin. Mesela senin ömrün bir hafta miktarı kalmıştır, bu mukarrerdir ki, o hafta içinde fıkıh, usul, kelam ve diğer ilimlere meşgul olamazsın. Zâhir budur ki gönülden Allah Teâlâ’ya yönelip, nefsin sıfatlarını bilip dünya alakalarından yüz çevirip ve nefsini yaramaz huylardan yıkayıp pak edip Allah`a muhabbet ve ibadet etmekle gökçek sıfatlarla bezemeye meşgul olursun. İmdi hemen ömrünü o denli mülahaza et. Zira kulun ömründen hiçbir gün ve gece geçmez ki, onda ölmek ihtimali olmasın...