Osmanlı Devleti`nin başkenti iki defa işgal edildi. Birincisi 13 Kasım 1918 tarihinde de facto yani fiili işgal, ikincisi ise 16 Mart 1920 tarihinde de jure yani resmen...İşgal aşağı yukarı beş sene sürdü. Bu süre zarfında şehrin bütün dokusu altüst oldu. Yokluk, kıtlık, açlık, ulaşım sorunu, kömür buhranı, içme suyu derdi, gayr-i müslimlerden bazılarının rencide edici tavırları, işbirlikçi Türkler, İspanyol Nezlesi türünden bulaşıcı hastalıklar, işgal askerleri ve moral bozukluğu...Her şeye rağmen İstanbul işgal altında da olsa hayat devam ediyordu. Şehre gelen Ruslar ticarete atılıyor, türlü türlü cambazlıklar yapıyor, Beyoğlu sokaklarında kabareler işletiyor, Taksim Kışlası`nda köpek yarışları tertip ediyorlardı. İşgal altındaki şehir, bütün unsurlarıyla hayatını yaşıyordu...... İşgal sırasında toplumun belki de yegâne avutucusu spor faaliyetleri idi. Fenerbahçe`nin İngilizlerle, Galatasaray`ın Fransızlarla ve diğer kulüplerin işgal kuvvetlerine mensup takımlarla oynadığı müsabakalar ve elde ettikleri başarılar onlara moral verdi.Sadece bu mu? Elbette hayır. İstanbul halkı işgal devletlerinin sivil unsurları sayesinde yepyeni sporlarla tanıştı: Hayatlarında ilk defa basketbol ve voleybol izlediler, heyecanlı boks maçları gördüler. Biraz şaşkınlık ve biraz da merakla beyzbol oynayanlara baktılar. Kısaca bir parça da olsa eğlendiler, gülümsediler. Ve tarihin bir gerçeği; daha önce hiç görmedikleri müsabakalar gördüler...İşte bu kitap 1918-1923 yılları arasındaki İşgal dönemi İstanbul`unun yani "esir şehrin" spor tarihini anlatır. Dolayısıyla, bazı fotoğrafları ilk kez görecek, yeni bilgileri Esir Şehirde Spor sayesinde ilk kez öğrenecek ve o yılların spor tarihine bir başka gözle bakacaksınız...