Kadın dar kıyafetler ve upuzun topuklu ayakkabılar giyerdi. Yüksek sesle kahkaha atar, edepsizce yemek yer ve bilinen çoğu deyimi yanlış söylerdi. Bunların, her seferinde bir panik atağı gizlemek için yaptığı numaralar olduğunu bir bilselerdi… Gianna’nın maskesini kimse düşüremezdi… Fakat o adam hayatına girince her şey değişti. Çoğu kişi o adama baktığında bir ahlak abidesi ya da kanunu koruyan özel bir ajan görürdü. New York yeraltı dünyasında ise hırslı bir katil olarak tanınır, kalbi kadar soğuk olan kişiliğini herkes bilirdi. Christian Allister, gençliğinde soğuk ve nemli bir hücrenin sert ışıkları altında hayal ettiği yaşam planını her zaman takip etmişti. Düzene ve üç rakamına olan eğilimi onu güvende tutmuş, rotasından sapmak için asla kışkırtılmamıştı. Belki de asla asla dememeliydi… Bir kış gecesi Christian ile Gianna’nın hayatı kesişti. Kadın, adamdan –onun soğukkanlı tavrından, kibrinden ve her şeyi anlayan bakışlarından– nefret etmişti ama yıllar geçtikçe onunla oynadıkları oyunlar için yaşamaya başladı. Bu oyunlar birbirlerinin görünüşlerine ve zekâsına hakaret etmekten ibaret olsa bile… Christian’ın hiçbir planında Gianna’ya yer yoktu. Kadın kaosun vücut bulmuş haliydi ve hiç tipi değildi. Ayrıca evliydi ama bunların hiçbiri, Christian’ı onu gittiği her yerde takip etmekten alıkoyamıyordu. Gianna başından beri ona ait olduğunu bilmiyordu bile. O, Christian’ın hem hüsranı hem de büyülenişiydi… En çılgın takıntısıydı.