Bu coğrafyanın ve bu ülkenin en önemli sorunu her zaman eğitim sorunu olmuştur. Yüzlerce defa Şekillendirilmiş, değiştirilmiş olsa da hiç kimsenin memnun olmadığı bir eğitim tarihi ile karşı karşıyayız. Farklı biyolojik yapıya sahip insanların aynı kalıp ile eğitilmesinin istenen sonucu veremeyeceği ne yazık ki yetirince anlaşılamamıştır En kötüsü de eğitimin çoğu zaman siyasetin arka bahçesi olarak görülmesi ve güdümlenmiş insan yetiştirme amacına kurban edilmesidir. Çoğu ülkede olduğu gibi ülkemizde de çağdaş insan yetiştirme sloganı sadece kâğıt üzerinde kalmaktadır. Bu kitapta eğitim müfredatının düzenlenmesi ile ilgili kapsamlı bir öneri sunulmamıştır. Çünkü müfredat zaman ve gelişmeler ile içeriği değiştirilmesi gereken bir alandır. Bu kitapta, insan doğasına ve bilime aykırı uygulamaların eğitimdeki olumsuz sonuçlarını bilimsel bir yaklaşımla açıklanma öngörülmüştür. Biyolojik işletim sistemi ile yakın ilişkisine özellikle değinilmiştir. Yaklaşık yarım yüzyıldır eğitim dünyasında etkili olarak görev yapan, müspet bilimlerle düşünmeyi aklının dümeni yaptığını zanneden birinin, bu ülkeye ve bu ülkedeki eğitime verebileceği çok şey olabileceği düşüncesi ile bu kitap kaleme alınmıştır. Eğitim konusunda herkesin söylediği bir şey vardır. Bu nedenle çorbaya dönmüştür. İnsan beyninin evrimsel yatkınlıkları ile en kısa zamanda en etkili öğrenmenin arasındaki ilişkiden çok az insan haberdardır. Esas sorun budur. Elinizde ham bir cevher vardır; bundan herkesi öldürecek silah da yaparsınız; herkesin en az bir gün dayanacağı bir koltuk değneği de. Bu sizin kurduğunuz eğitim süreci ile ilgilidir. Diğer bir husus çocuklarınızı ne zaman ne kadar ve hangi bilgilerle eğiteceğinizdir. Dogmanın eğitimde yeri var mıdır? Kitabın özü aslında: Minimum harcama ile maksimum verim elde etmenin; ancak iyi düzenlenmiş bir eğitim ile sağlanabileceğidir.