“Efendi Baba, cisimden ruha girmek, ruhtan tekrar kalıba oturmak, göze görünmek, görünmemek, şeytan olmak, insan olmak böyle laflardan biz hiçbir şey ağnamayız. İnsan dayima göze görünür. Geberirse gömülür. Bir de ruh vardır diyorlarsa insan mefat olunca bu da mezarda oturur? Nereye gider? Bilmiyoruz. Fakat lafı uzatmayalım.”
Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın 1924 yılında kaleme aldığı Efsuncu Baba, yazarın üzerinde durmayı sevdiği temalardan batıl inancın komedisini ele alan bir başka hikâyesi. 1950 yılında, Yeşilçam’ın duayenlerinden Nubar Terziyan’ın ilk rol aldığı film olma niteliğine sahip bir sinema uyarlaması da yapılan Efsuncu Baba, Gürpınar’ın kısa eserlerinden olmasına karşın karakterleri ve macerasıyla heybetli bir hazine.
Agop ile Kirkor, attığı her adıma, her hareketine kendince bazı inançlarına göre karar veren Ebulfazl Enveri Efendi ile karşılaştıklarında Binbirdirek’te iplik eğirmekte, şarkılar söylemektedirler. Daha sonra Efsuncu Baba diye hitap edecekleri bu tedirgin adam ise eline geçen gizemli bir kitaptan varlığını öğrendiği büyük bir definenin, içi ganimet dolu bir altın buzağının peşindedir. Tek ihtiyacıysa ona yardım edecek iki melektir. Yoksa aradığı yardım Agop ile Kirkor’dan mı gelecektir?
Hüseyin Rahmi Gürpınar’dan Efsuncu Baba, tılsımına kapılmak isteyeceğiniz bir sergüzeşt, mavrası pek kuvvetli bir klasik.