Edebiyatta bir eleştirinin nasıl olması gerektiğine dair genel ölçüler düşünüldüğünde *Bizde eleştiri var mı?* ya da *Bizde eleştirmen var mı?* sorularının büyük ölçülerde aşıldığı görülecektir. Tam da bu noktada Gürsel Aytaç bir adım daha öteye geçerek mevcut eleştiri literatürünü gözden geçirmekte ve bu çalışmasında yaptığı gibi *eleştirinin eleştirisi*ne girişmektedir. Türk edebiyatında eleştiri üzerine düşünceleriyle ilk akla gelen A. H. Tanpınar, Mehmet Kaplan, Nurullah Ataç, Fethi Naci, Hüseyin Cöntürk, Berna Moran, Talat Sait Halman, Yıldız Ecevit ve daha birçok eski ve yeni isim hatırı sayılır bir literatür oluşturmuşlardır. Bu çalışmasında Aytaç, edebiyatımızın tüm bu birikimini bir edebiyat bilimi çerçevesinde eleştirinin kurallarına ve tarafsızlığına sadık kalarak değerlendirmektedir. Ve Aytaç’ın tanıdığımız o yalın ve açık üslubuyla öğrenci yaklaşık üç kuşak ve okurları karşısında öğreticiliğine hâlâ devam etmektedir.