Tiyatro öykücülüğünün kilometre taşlarından biri olarak nitelendirilen Anton Çehov, oyun tadında kaleme aldığı eserlerinde 19. Yüzyıl Rusyasının toplumsal dalgalanmaları üzerinden proletarya ve burjuva sentezini yapar. Birbirlerine karşı sürekli bir mücadele halinde olan bu iki toplumsal sınıf kavramını gündemde tutar ve kültürel yaşamın çatışmaları, zorlukları, aşkları ve özlemleri üzerinden bir toplumsal tablo çizerek, yoksul ve ayrıcalıklı sınıfların hayatlarını felsefi ve politik bir motifte ele alır.