Ben bir düş gördüm bu gece. Kulağıma birkaç harf fısıldadı, lisanı lisanıma benzemeyen dudaklar. İlkin anlamadım, anlayamadım harflerin manasını. Gözlerim mavi ile kızıl arası renklere boğuldu. Renkler bir bir silinirken gözümden, bir adam gördüm kızıllıklar arasında.
*Sen* dedim, *Sen şairsin.* Ya dudağındaki sözler neden bu kadar kayıp? Bu harfler de ne? *Anlamıyorum.*
Gözlerini gözlerime çevirdi. *Okuma, dinle* dedi.
Dinlemek için susmak gerekmiş. Sadece sustum. Ah yazabilseydim dudaklarımı! Ah işittiklerimi anlatabilseydim. Hatırımda üç ses kaldı sadece. Üç kayıp harf... Şairler rüyaya yattı o gece.
Her birine bir harf nasip oldu. Birine susmak düştü, birine vuslat ve dahi birine yanmak düştü bu rüyadan. *Aşk* diyesi geldi şairlerin. Ama diyemediler. Her biri bir harf yazdı avuçlarımın içine. Rengi kızıldan maviye çalan mürekkeplerle üç harf yazdılar gözbebeklerimin içine...