11. yüzyılın büyük İslâm âlimi İmam Gazâlî rah., kaleme aldığı eserlerle yalnızca yaşadığı dönemde değil, hemen her asırda derin izler bırakan fakih ve mutasavvıf bir âlimdir. Bu değerli eserlerin arasında öyle bir kitap vardır ki fıkıh, ahlâk ve tasavvuf konularında, yazıldığı günden şimdiye dek İslâm âleminde derin saygı ve kabul görmüştür; İhyâu Ulûmi’d-Dîn… Semerkand Yayınlarından bölüm bölüm müstakil kitaplar halinde yeniden tercüme edilen ölümsüz eser, hem çeviri dili hem de tasarımı yönüyle dikkat çekiyor. Serinin 24. kitabı olan Dil Belası; susmanın faziletinden, mâlâyâni (gereksiz) ve fuzûlî konuşmanın âfetine; bâtıl sözlere dalmanın, mücadele ve münazaranın, birbiriyle çekişmeye girmenin, yapmacık ve süslü sözlerle edebiyat yaparak konuşmanın âfetlerinden, gıybetin, dedikodunun, birbirine düşman iki kişinin arasında gidip gelerek (diğerinin aleyhine) her birinin hoşuna giden şeyler söyleyerek iki dil kullanmanın âfetlerine kadar pek çok konuyu kaynak ve delilleriyle açıklıyor.
Bazen sen öyle sözler sarfedersin ki, eğer konuşmamış olsaydın günaha girmeyeceğin gibi, şimdi ve ileride de zarara uğramazdın. Bunu bir misalle anlatalım:
Bir cemaatle beraber oturursun. Onlara yolculuklarından bahsedersin. Yolculuk esnasında gördüğün dağları, nehirleri, başından geçen olayları, hoşuna giden yemekleri, elbiseleri, seni