Din, toplum ve doğa! İnsanoğlunun üç savaşı bunlardır işte. Bu üç savaş aynı zamanda da onun üç gereksinimidir. Bir şeye inanması gerekir, bu yüzden tapınaklar yapmıştır. Yaratması gerekir, bu yüzden şehirler kurmuştur. Yaşaması gerekir, bu yüzden de sabanlar ve gemiler yapmıştır. Ancak bu üç çözüm aynı zamanda da üç çelişkiyi içerir. Yaşamın gizemli zorluğu işte bu üçünden kaynaklanır. İnsanın boş inançlarla, önyargılarla ve doğa güçleriyle, bu engellerle mücadele etmesi gerekir. Bu üçlünün (Yunanca Anagke) ağırlığı hep omuzlarımıza biner. Dogmaların varlığı, yasaların baskısı ve maddenin doğası. Notre-Dame’ın Kamburu’nda yazar, birinciyi açıklar, Sefiller’de ikincisini, bu kitapta da üçüncüyü belirtir. İnsanoğlunu sarıp sarmalayan ve inanılmaz bir şekilde kuşatan bu üç kaçınılmazlığa iç zorunluluk da katılır. Bu yüce kaçınılmazlık işte insan kalbidir.