Şurada burada görülen hafif bir esinti dışında öyle güzel bir sabahtı ki deniz ve gök sanki tek bir dokuydu, sanki yelkenler göğe yükselmiş ya da bulutlar denize dökülmüştü. Denizin iyice açıklarında bir geminin dumanı gökte genişçe kıvrılmış, orayı süsleyerek, bükülerek, döne döne kalmıştı, sanki hava incecik bir tüldü de nesneleri yakalıyor ve onları nazikçe içinde tutuyor, sa- dece usul usul bir o yana bir bu yana sallıyordu. Havanın çok güzel olduğu bazı günlerde göru?ldüğü gibi, kayalar sanki gemilerin farkındaydılar, gemiler de sanki kayaların farkında, sanki kendilerine özgü bir işaretle haberleşiyorlardı. Bazen sahile çok yakın duran Fener bu sabah pusta çok çok uzaklarda görünüyordu.Virginia Woolf’un yapıtları içinde özel bir yeri var Deniz Feneri’nin: En otobiyografik romanı. 19. yüzyıl sonlarındaki kendi çocukluğunun ve aile yaşamının yansımalarıyla işlenen roman, Time dergisi tarafından 1923’ten bu yana yazılmış en iyi 100 İngilizce roman arasında gösterilmişti. Birinci Dünya Savaşı öncesinde geçen olaylarda Ramsay ailesine ve konuklarına, ailenin İskoçya’da, Isle of Skye’daki deniz fenerini ziyaretlerine odaklanılıyor, sürekli ertelenen bu gezinin çerçevesinde, geleneksel, orta sınıf entelektüel bireyler, yetişkinler ve kadın-erkek arasındaki ilişkiler irdeleniyor. Sakin kurgusundan çok içgözlemleriyle öne çıkan roman, yazarın bilinçakışı tekniğini en yoğun kullandığı kitaplarından biri, belki başta geleni.