1980lerin Amerikasında, derin ekonomik krizin etkileri görülürken, sokakların en acımasız gerçekleri demiryollarında yaşanmaktadır. Bu ekonomik krizin oluşturduğu boşluklar, özellikle adalet kavramını sorgulatır duruma getirmiştir.Demiryolu Serserileri toplumun marjinal katmanlarından biri olan Jack Londonun, kaçak yolcu statüsünde trenle Amerikayı gezerek yaşamını sürdürdüğü, bazen dilencilik bazen hırsızlık bazen de aç kalarak hayatını idame ettirdiği gençlik yıllarını anlatan otobiyografik öykülerinden oluşuyor. Jack London, Hobo Serserilerinin hayat mücadelesini anlatırken, eşit bir toplumsal düzen eleştirisini vurucu bir üslupla kaleme alıyor.
Kitabın Adı: Demiryolu Serserileri Yazarı: Jack London Yayınevi: Alfa Basım Yayım Dağıtım Türü: Öykü Başım Yılı: Kasım 2015 Sayfa Sayısı: 205
Düşünceler: 1916 yılında ölen Jack London hayatını kaybettiğinde sadece 40 yaşındaydı. Ama 80 yaşındaki insanın bile göremeyeceği yerler gördü, serüvenler yaşadı ve eserler verdi. "Keşke daha çok yasayıp eser verse" denilecek yazarlardan biridir Jack London ve bende zevkle olurum öykü ve romanlarını.
Yazar bu kitabında 19. Yüz-yıl Amerikan Rüyasının arka yüzünü anlatmış aslında. Demiryolu ile ilgili 9 öykü var içinde kitabın. Evi yurdu olmayan insanların kacak olarak bindiği trenler ekseninde hayat mücadelesini göstermiş bizleri.
Eserlerinde gerçeklik hissi çok fazladır Jack London ' ın. Çünkü kısa yaşamında sürekli gezmiş, serüvenlere atılmış ,olayların hep içinde olup adeta kendi yaşamını parça parça bize aktarmıştır. Bunun dışında oldukça etkileyici gözlem gücü ilede etrafını da sürekli taramış, destanlar ,kahramanlarda ekleyerek eşssiz eserlerini oluşturmuştur.
Bunun yanında önemli bir artışı daha vardır yazarın ; " Tasvir gücü ". Içinde bulunduğu olayı, hikayeyi adeta yaşatır bizleri. Soğukta gezerken kıyasıya üşür, ayağınızın kaymaması için adeta dua edersiniz.
Dönemin sosyal yapısını , toplumsal katmanlar arasındaki eşitsizliği, emperyalizmin nasıl uçurumlara neden olduğunu, insanın maddi manevi değerlerle ilişkisini de ustaca işler.
Bu ve bunun gibi Jack London hikayelerini, romanlarını fırsat buldukça okumaya devam edeceğim. Ve tüm kitap dostlarına tavsiye ediyorum bu eseri. Herkes sıkılmadan bir solukta okuyabilir bu eseri.
Demiryolu Serserileri, on altı yaşında, yoksulluk yüzünden trenden trene atlayarak dilenerek geçinebilmiş Jack London'ın otobiyografik kitabıdır.
Bu kitap bambaşka bir Jack'i anlatıyor. Demir Ökçe ve Yanan Günışığı gibi kitaplarını okuyanlar, daha sonra meydana gelen karakterindeki farklılıkları daha rahat görebilir. Burada oldukça özgür, hafif ve sonraki ağırlığına sahip değil genç yaşı dolayısıyla.
İşte bu kitapta, hayatının ilk gençlik yıllarında soğukta, tren görevlilerinden kaçarken, bir ekmek için gururunu bir kenara bırakarak dilenirken başına neler geldiğini, ne çeşit insanlarla karşılaştığını anlatıyor.
Bölümlere ayırarak aktardığı tüm maceraları akıcı ve bilmediğimiz hayatlara dair bir zenginlik sunuyor. Kişisel olarak yorumlayacak olursam hayatımın sadece belirli birkaç yerde geçtiğini ve asla Jack'in deneyimlediği yaşantıyı ilk elden göremeyeceğimi bilmek üzücü. Çünkü bizimkiler kısır ve buhrana sürükleyici hayatlar. Kısıtlı bir deneyim, hep aynı insanlarla karşılaşma sonucuna hiç keşfedemeyeceğimiz yönlerimiz, geliştiremeyeceğimiz özelliklerimiz olacağının farkına varıyorum.
"Kimi zaman, insanla diger hayvanlar arasındaki asıl ayırıcı özelliğin, insanın kendi türünün dişisine eziyet eden tek hayvan olduğu tezini ileri sürmüşümdür."