Üniversiteden tanışan dört erkek arkadaş: Nazik, yakışıklı ve oyunculukta kariyer yapmak isteyen Willem. Sanat dünyasına hızlı bir giriş yapmak isteyen, zeki ama bazen kalpsiz davranabilen JB. Hayallerini gerçekleştirememiş, aileden zengin mimar, Malcolm. Bu arkadaş grubunun merkezinde duran, tam bir kapalı kutu olan Avukat Jude. Yıllar içinde dörtlünün dostlukları bağımlılık, şöhret ve kibirle dönüşür ve derinleşir. Üç arkadaşın karşılaştıkları en büyük zorluk hem bedensel hem de duygusal olarak ağır yaralı arkadaşları Jude’un yanında yer almak olacaktır. Jude’un üstesinden gelemediği çocukluk travmaları tüm yaşamını etkileyecek ve dostları onu hayatta tutmak için ellerinden geleni yapacaklardır. Dostluk, aşk, kalp kırıklığına dair dokunaklı, müthiş bir hikâye...
“Enfes... Bu romanı bir şaheser olarak adlandırmak hiç de mübalağa olmaz. Hatta bu kelime hafif bile kalır.” San Francisco Chronicle“Harikulade... Travma ve arkadaşlık öylesine zekice ve derin bir kavrayışla ele alınıyor ki bu roman bundan sonra bu konuda yazılmış tüm romanlar için bir ölçüt olacak.” The Wall Street Journal“Değersiz Bir Hayat başka hiçbir romana benzemiyor. Sınırı aşıyor, çizgiden dışarı taşıyor, kısaca unutulmaz.” The Independent“İçinize işliyor. Yanagihara insanın davranışının en aşağı ve en yüce uç noktalarını can acıtıcı bir yoğunlukla sorgulayabilme yeteneğine sahip bir yazar.” The Times Literary Supplement
Kitap'a daha başlar başlamaz aşırı yoğun betimlemeler ile karşılaşıp biraz bunaldım açıkçası bu da bende sadece konuşma metinlerini okumaya çok fazla itti ama kitabın cidden çok beğenildiğini gördüğüm için hız kesmeden devam ettim.
Şahsen aşırı betimlemeler olsa da buna rağmen kitap cidden çok akıcı ve güzeldi. Yer yer çok uzatılmasaydı keşke oldum. En başından beri Jude ve Willem'in arasında aşırı ve çok özel bir bağ olduğunu hissettim, bu bağ kardeşlik miydi başka bir şey miydi pek çözemesem de en çok da bu ikilinin birbirini anladığına eminim.
Zaman geçişlerine gelecek olursam anlamak çoğu zaman zordu, hatta çoğunlukla zaman geçişi ne zaman oldu ya falan oldum. Jude'un iyileşmek istememesi ve Willem'e bu yüzden çıkılması sinir bozucuydu. Yav kardeş çocuk seni düşünüyor yapı ver işte bir şeyleri olarak okudum ve neden bu kadar övüldüğünü anlamadığım ve aşırı abartıldığını düşündüğüm kitaplar arasına girdi.
Yazarın işlediği konuları yaşayanların olduğunu, aşırı zorlandıklarını vs anlayabiliyorum elbette kitap'ın kötü olması bunu tabiki de değiştirmiyor ama bu tramvalar daha işlenebilecek iken neden? Cidden neden yani. Özür dilerim beğenenlerden kendi ile özleştirenlerden ama cidden olmamış işlenen konuyu çok kötü işlemiş ve kitap yazılmak için uzatılıp betimlemeler ile süslenip ben bunu nasılsa betimleme ile okurlara itelerim kabul edilir denmiş gibi.
Bu tarz tramvaları yaşayanlar ve bundan emek vererek hayata tutunan kendini iyileştirmiş ve iyileştirmeye çalışanlara karşı haksızlık gibi düşünüyorum biraz da ha okunabilir beğenilebilir elbette evet bende beğendim ama allanıp pullanacak kadar da değildi.