Doktor Şakir Feyzi, Hacı Hanım adlı yaşlı bir kadını altı ay boyunca evine giderek tedavi eder. Şakir Feyzi’den memnun olan kadın, ona bir sır verir. Gençliğinde bir Paşa’nın konağında çalışan Hacı Hanım’a, Paşa bir kitap vererek ona vasiyette bulunmuştur. Bu vasiyette Paşa’nın konağında sakladığı bir definenin yeri yazılıdır. Paşa, ölünce Avrupa’ya kaçan kızı eğer yurda dönerse bu kitabı ona vermesini söylemiştir. Hacı Hanım ömrü vefa etmeyeceğini bildiğinden bunu Şakir Feyzi’den istemektedir. Doktor Şakir Feyzi, kendisine emanet edilen bir sır ile miras aramaya koyulur. Bu arama boyunca gerçek varislerle ve "kötü adamlar"la karşılaşır. Başına gelmeyen kalmaz. Ama o başına gelen belaları, her defasında, keskin zekâsı, gözlem gücü ve okuduğu polisiye romanlardan öğrendiği birkaç hareketle bertaraf eder. Sonunda Define’yi bulur, hem mirasa konar hem de Paşa’nın güzel kızı Suzan’la evlenir. Şakir Feyzi, eşi, çocukları ve kayınvalidesiyle birlikte Tarabya’da bir köşkte mutlu ve zengin bir yaşam sürmektedir. Fakat Şakir Feyzi’yi bundan sonra farklı bir macera beklemektedir...
Kan Damlası da yine Şakir Feyzi’nin etrafında gelişir. Son derece iyi korunan bu köşkte önce Suzan’ın sütninesi Sıdıka Hanım boğazı kesilerek öldürülmüş bulunur. Yaşlı kadının eline sıkıştırılmış bir kâğıdın üzerinde Numara: Bir yazılıdır ve altında bir de kan damlası vardır. Raci ve adamlarının yakalanmasında Şakir Feyzi’ye yardım eden Hasan Fuad evinde de öldürülmüş ve eline sıkıştırılan kâğıtta da Numara: İki yazısı ele geçirilir. Herkes tedirgindir. Acaba sıra kimdedir? Kitap okununca 1900’lerdeki Rusya’nın durumu ile 1920’lerin Türkiye’sinin benzerlikleri ile yapılması gerekenler daha iyi anlaşılacaktır.