Daha mermeri tutup yere yatırmadan, arkasmdaki boşlukta çuvala benzer bir şey görmüştüm. Yeniden gözlerim karardı, kalbim duracak gibi oldu. Yere düşmek üzereydim. Neyse ki son anda kendimi toparlamayı başardım. Bu, kenevirden büyük bir çuvaldı. Belli ki içi ağzına kadar dolu idi. El fenerini yanık durumda yere bırakıp Elimi çuvala uzattım. Ağzı bağlanmış idi. Elimin değişinden içinde altın olduğunu anlıyordum. Hemen ağzındaki ipi kestim, elimi daldırdım. Şıkır şıkır altınlar!