Geceydi ve dışarıda korkunç bir fırtına vardı. Babam ölmüş, annem yapayalnız kalmıştı. Üstelik annem bebek bekliyordu. Kapı çalındı. *Kapıda biri var, Peggotty,* dedi annem. Peggotty, hem hizmetçi, hem de annemin dostu sayılırdı.
*Gidip bakayım,* dedi Peggotty. Gitti. Az sonra birlikte odaya babamın halası Bayan Trotwood girdi. *Bebek nerede?* diye sordu. *Henüz doğmadı,* dedi annem. *Yakında doğacak.*
Bayan Trotwood, o sert sesiyle. *Genceciksin. Şimdi kocan da öldü, yalnızsın. Ama üzülme. Bebek kız olacak. Bebeğe bakacağım.* *Teşekkürler,* dedi annem. *Üzgünüm, sizi yalnız bırakmak zorundayım. Kendimi iyi hissetmiyorum. Odama gitmem gerek.*Bayan Trotwood, bir sandalyeye oturdu ve beklemeye başladı. Daha sonra odaya doktor girince, yerinden fırladı.
*Bebek geldi mi?* diye sordu. *Evet,* dedi doktor. *Kız mı?* *Hayır. Erkek.* *Bir erkek istemiyorum,* diye bağırdı Bayan Trotwood. *Küçük erkek çocuklarını sevmem.* Çok kızmıştı. Hemen evi terk etti. Bir daha da annemi görmedi.