“…Benim sevgili çocuklarım! Belki de size söylediklerimi anlamayacaksınız, çünkü çoğu zaman ne dediğim pek anlaşılmaz. Ama bir gün sözlerimi hatırlayıp bana hak vereceksiniz. Bilin ki, hayatta çocukluk günlerinden, özellikle de ana baba evinden kalma iyi bir hatıradan daha yüce, daha iyi, daha yararlı bir şey yoktur. Size yetiştirilme tarzınızla ilgili çok şey anlatılır ama en iyi eğitim çocukluktan kalma kutsal bir hatıradır. Böyle hatıralar biriktirirse insan, ömür boyu aydınlık bir yaşama kavuşmuş olur. Kalbimizdeki tek bir iyi hatıra belki bir gün kurtuluşumuz olur…”
Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşlerindeki roman kahramanı Alyoşa’nın başından geçenleri konu edinen “Çocuklar Arasında” adlı kısa öyküyü okumak Dostoyevski’ye giden yolda atılacak ilk adımdır... Dostoyevski’nin eserlerindeki çocuk teması giderek gelişme göstermiştir. İlk romanı “İnsancıklarda” çocuklar sadece iki bölümde görünürken son romanında “Çocuklar” bölümünün tamamı onlara ayrılmıştır. Dostoyevski’nin benzersiz romanı “Bir Yazarın Günlüğünde” çocuklarla ilgili yazılar büyük bir yer kaplar. Dostoyevski, her sayıda anne babalar tarafından kendisine “İyi insanlar olabilmeleri için çocuklara ne okumalı?” sorusunun yöneltildiği pek çok mektup alır. Dostoyevski cevaplarında yazarları titizlikle sıralar, liste çocukluğundan beri tanıdığı ve kendi çocuklarına okuduğu isimleri içermektedir. O zaman Fyodor Mihayloviç’te şu düşüncenin ortaya çıkması oldukça olasıdır: “Çocuklara metinlerimden ne verebilirim?” Böyle bir kitap yayımlama fikri ortaya çıkar. Bu, akıllara Dostoyevski’nin bir başka sözünü getirir: “Çocuklar ses yaparken yazmak çok daha keyifli.” Fyodor Mihayloviç burada kendi çocuklarından bahsetmektedir. Fedik ve Lyuba’nın ilk dinleyicileri olmaları için mümkün mertebe en kısa sürede böyle bir kitap yayımlamak ister, ancak ömrü vefa etmez... Dostoyevski’nin yazmayı planladığı bu kitap, eşi Anna Grigoriyevna tarafından XIX. yüzyılın sonunda büyük yazarın ardında bıraktığı notlardan yayımlanır.