Çalıkuşu ilk kez 1922 yılında Vakit gazetesinde tefrika edilmiş ve aynı yıl kitap olarak basılmıştır. Beşinci baskısından sonra eser, 1939 yılında bizzat Reşat Nuri Güntekin tarafından sonra tekrar yayımlanmıştır. Bu kitap söz konusu baskısından yararlanılarak aslına uygun olarak yayına hazırlanmıştır.
Çalıkuşu, Reşat Nuri Güntekin``in en yaygın ününü kazandığı ilk romanı. Romanda, iyi öğrenim görmüş bir İstanbul kızının, Anadolu`nun çeşitli köy ve kasabalarında öğretmen olarak yaşadığı serüven anlatılır.Serüven yönü ağır basan bu romanda, kişilerin duygu dünyaları, ülke gerçeklerinden soyutlanmadan verilir. Çalıkuşu, her yaştan insanın rahatlıkla okuyup sevebileceği önemli romanlarımızdan biridir.
Ürün Etiketleri
Başyapıt Niteliğindeki Ktaplar
Okudukça daha derin düşüncelere, dalar ya insan bir roman kitabının her sayfasında. İşte bu eser de beni adeta etkisinde bırakıp içinde yaşıyormuşum gibi yoğun duygular , bir his bıraktı bana. Okuması çok zevkli kah güldürüp kah da üzen olayları yaşadığın bir roman. Çalıkuşu öyle içten öyle samimi.Teyzesinin oğluyla evlenecği gün bir kadın tarafından gelen mektupda kamranın isviçrede yaşadığı bir dönem de bir kadınla ilişkisi olduğunu öğrenir. Ve herşeyi birakıp bir anadolunun köyünde öğretmenlik yapmaya başlar. Bir aşk romanı gibi görülse de aslında o dönemin (osmanlı dönemi sonrası) anlatan bir kitap. Mesleği uğruna da verdiği yaşam mücadelesı anlatır. Gittiği her ilde güzelliği yüzünden orda yaşayan insanların çeşitli dedikodularla karşı karşıya gelir. Çalışkuşunun bir daha kamrana kavuşup kavuşmayacagı heyecanıyla kitabın son sayfalarını merakla okudum. Türk edebiyat yazarlarınından Reşat Nuri Güntekinin okuduğum ilk eserlerinden oldu. Bir kez daha okuyacağımı düşünüyorum. Kısa alıntılar: - Ben dün akşam bir karar verdim, - Neye? - Yaşamaya ☺️
Okumaya başladığım ilk günlerde sayfaları yüzümde gülümseme ile geçerdim. Keyif alırdım okurken. Fakat ilerledikçe artık Feride'nin içinde bulunduğu durumdan, her gittiği yerde benzer olaylarla karşılaşmasından, seneler geçse de Kâmrân'ı unutamamasından sıkılmaya başladım. Farklı bir şekilde ilerler diye düşündüğüm kitabı, bana hitap etmeyecek bir hâlde fazla sıradan ama bir o kadar da abartı -gerçek hayatta belki 1/1000 ihtimalle yaşanır çünkü- buldum. Sanki yazar, gönlünü kaptırdığı bir kız varmış da onu bu kitabında anlatmış.
Edebiyatımızın önemli eserlerinden olmasına rağmen ben pek beğenmedim ama yine de güzel, okuyabilirsiniz.