1914’te doğdum. 1 yaşında kurbağadan korktum. 2 yaşında gurbete çıktım. 7’sinde mektebe başladım. 9 yaşında okumaya, 10 yaşında yazmaya merak saldım. 13’te Oktay Rifat’ı, 16’da Melih Cevdet’i tanıdım. 17 yaşında bara gittim. 18’de rakıya başladım ve şarkı söylemesini çok sevdim. 19 yaşından sonra avarelik devrim başlar. 20 yaşından sonra da para kazanmasını ve sefalet çekmesini öğrendim. 25’te başımdan bir otomobil kazası geçti. Çok âşık oldum, hiç evlenmedim. Ben Orhan Veli.
Orhan Veli Kanık, yalnızca 36 yıllık kısacık hayatına sığdırdığı şiirlerle değil, ülkemiz şiirinde yaptığı köklü değişimle, deyim yerindeyse gerçekleştirdiği devrimle de hepimizin gönlünde taht kurmuştur. Şairaneliğin yerine sade bir dili şiire soktuğu gibi, *küçük insan*ın, yani halktan, sıradan insanın şiirini yazmış ve gündelik dili şiirin *ana dili* haline getirmiştir. Kısacası, şiir ırmağının yatağını değiştirmiştir. Hem de ağır ağır değil, aniden!