"Bu ülkede bulunmamızın, hırsızlıktan başka bir nedeni olduğunu söyleyebilir misiniz? Bu öylesine kolay ki. İngiltere `nin memuru, Burmalı `nın kollarını tutar, tüccar da adamın ceplerini boşaltır. Britanya İmparatorluğu, İngilizlerin, daha doğrusu Yahudi ve İskoç çetelerinin ticaret tekelleri kurmalannı sağlayan bir aracıdan başka bir şey değildir.
Bu sözler, George Orwell`in Burma`daki İngiliz sömürgeciliğine bakış açısını yansıtıyor. Kendisi de Burma`da görev yapmış olan Orwell, en başarılı yapıtı olarak tanımlanan Burma Günleri`nde, İngilizlerin bu sömürgedeki yaşamını ve yaptıklarını, yerli işbirlikçileri ve fırsatçıları, yerli halka insanca yaklaşarak İmparatorluğun tutumuna karşı çıkanları, aşk, nefret, tutku çemberinde destansı bir anlatımla ele alıyor. Burma Günleri, ilk kez 1934 yılında Amerika Birleşik Devletleri`nde yayınlandı. Kitap ve yazarı hakkında herhangi bir dava açılmayınca, ertesi yıl İngiltere`de de basıldı. Ama sömürgecilik dönemi sona erinceye kadar kitabın Hindistan ve Burma` da satılması yasaklandı ve okuyanlar hakkında yasal işlemler yapıldı. Burma Günleri, İngiltere`nin, üzerinde güneş batmayan bir imparatorluk olduğu dönemdeki politik ve sosyal yaklaşımını göz önüne sererken, romandaki karakterlerin işlenmesindeki ayrıntılı ustalıkla da Orwell` in başarısını pekiştirdi.
“Ve daha önce de söylediğim gibi, eğer biz uygarlaştırıcı bir etkiysek bunun tek nedeni daha büyük parçalar koparmak istememiz. Eğer buna değmediğini görürsek her şeyi bir anda çöpe atabiliriz.”
Tam bir George Orwell kitabı! Bir kitabı okuduktan sonra bu kitaptan ne öğrendim sorusuna aldığım cevaba göre değerlendiririm. Bazı kitaplarda dil akıcıdır, dizi izler gibi bittikten sonra televizyonu kapatır normal hayata devam ederiz. Ancak bazı kitaplar da beklediğinizden büyük mesajlar, etkiler bırakır. İşte bu öyle bir kitap.
İngiliz sömürgeciliğinin allanıp pullanarak günümüzde bile sevimli gösterilmeye çalışması kitapta da söylenildiği gibi daha büyük parçalar koparmak istedikleri için ve bu konuda oldukça başarılılar. Çünkü biz de Dr. Veraswami gibi onların bize medeniyet getirdiklerine, medeniyet timsalleri olduklarına inanmış ya da inandırılmışız… Ana karakter Flory İngiliz ama bir Hintliden daha Hintli. Ben yüzündeki doğum lekesinin de buna bir gönderme olduğunu düşünüyorum. Bu lekeden dolayı tam bir “beyaz” değil ama tam “kara” da değil. İki millet arasında kalmış bir karakter. Benim en sevdiğim karakter Flory oldu.
“Eğer dünyadaki herhangi bir konu üzerine düşüncelerinizi dürüstçe söylemenizi ayıplanacak bir şey olarak gören insanlar arasında acı bir yalnızlık çekerek yaşamınızı sürdürmüş ve orta yaşlarınıza merdiven dayamışsanız, konuşma ihtiyacı bütün ihtiyaçlardan daha büyüktür.”