Düşle gerçeklik arasında gidip gelen Bir Köy Hekimi adlı öyküsünde Franz Kafka, bizi her zamanki gibi öyküsündeki hekim gibi ikilimde bırakır. Öykü o kadar masum ve inandırıcı bir şekilde başlar ki hekim birden Rosa ve ona saldıran seyise geçer, sonrasında ise hastanın yarasını kabullenmesini ve sessizliğe gömülmesini anlatır. Sonra birden işin içine hekimin endişeleri ve korkuları karışır ve öykü işin içinden çıkılmaz hale geldiğinde birden arabasına koşulan atlar mucizevi bir şekilde, sanki tüm bunlar birkaç dakika içinde olmuş gibi evine getirir. Peki hekimin tüm bu anlattıkları gerçek midir yoksa sadece bir düşten mi ibarettir?..