İsimsiz bir anlatıcının ağzından yalnızlığı ve karşılıksız aşkı dinlediğimiz dört gece ve bir sabahlık yalın bir hikâye.
Dostoyevski’nin gençlik döneminde yazdığı bu yalın ve lirik öykünün isimsiz, içine kapanık ve hayalci kahramanı, geceleri Petersburg’un kanalları ve caddeleri arasında tek başına dolaşır. Derken bir köprüde ağlayan Nastenka’yı bulur ve bir adamın tacizinden kurtardığı genç kıza âşık olur. Peki daha önce hiçbir kadınla beraber olmamış, kendisini hayattan soyutlamış bu adam, hayatının merkezine koyduğu genç kızda aradığı mutluluğu bulabilecek midir? En farklı Dostoyevski öykülerinden biri olan Beyaz Geceler, 1957 yılında İtalyan yönetmen Luchino Visconti tarafından filme uyarlandığından beri gerçeküstü ve sinematografik anlatımıyla pek çok kez beyazperdeye taşınmıştır.
“Bir Dostoyevski kitabı okumak, bilmediğimiz muazzam bir şehre girmek, bir savaşın gölgesine tanık olmak gibidir.” JORGE LUIS BORGES