Yaşamda Korku ve Haz "Dünya şaşırtıcı bir yerdi. İçinde hayatın kıpırdanışını hissetmek, kaslarının hareketini fark etmek, sonsuz bir mutluluk kaynağıydı. Av peşinde koşmak, büyük bir heyecan ve coşku veriyordu. Öfkeler ve savaşlar, aynı zamanda haz veren şeylerdi. Hatta korku ve dehşet ile bilinmeyenin gizemi bile bu hayata bir şey katıyordu.
Bir de bazı rahatlıklar ve doyumlar vardı. Dolu bir mide, tembel tembel güneşin altında yatmak gibi şeyler çekilen bütün zahmetlerin, verilen bütün emeklerin karşılığıydı. Ayrıca bu zahmet ve emeklerin zaten bir de kendi karşılığı vardı. Hayatın dışavurumuydu bunlar ve hayat, kendini dışavurduğunda her zaman mutludur. Yavru kurdun da o düşman çevresinden hiçbir şikayeti yoktu. Son derece canlı, son derece mutlu ve kendinden son derece gururluydu. "
"Ölüm hakkında en ufak bir bilgisi bile yoktu ama vahşi doğadaki bütün hayvanlar gibi onda da bir ölüm bilinci vardı. Bu onun için acıların en büyüğüydü. Bilinmeyenin özü, ta kendisiydi ölüm. Başına gelebilecekler arasında, hakkında hiçbir şey bilmediği halde en çok korktuğu o son, tasavvur edilemez felaket."