“Suç bende! Acılarımı dışa vursam sorun yok. Ama olabildiğince acılaşmış sözcükleri ortalığa saçacağıma yutuyorum. Pervasızca zehirliyorlar beni...” diyor Şiir.
“Kardeşlik zorunlu arkadaşlık, arkadaşlıksa seçilmiş kardeşliktir” dedirten bir can dost, Eda var yanında. Ve Şiir’in hayatına dokunan üç erkek...
“Bugüne kadar duyduğum, okuduğum, dinlediğim ya da seslendirdiğim bütün şiirlerden daha güzelsin!” diyen Ezel.
“Aşkın yaşı yoktur, mantığı da” tezini savunan Baran.
Ve hikâyesi, “Seni herkesten kıskanıyorum” ile “Nereden sevdim o zalim kadını” arasında sıkışıp kalmış bir Recep.
Şiir’in ruh hali ise karmakarışık. Şöyle ifade ediyor kendini:
“Bütün renkler çekip gitmiş hayatımdan Siyaha, beyaza razıyım da... Kapkara bir kuytunun derinine itivermişler beni Gözlerim gökkuşağının yedi rengine hasret Dokunsalar tel tel dağılacak yüreğim Beynimse çoktan yükünü almış Darmadağın...”