Bir manyak gibi ayaklarıma kapanmıştı. O sırada iki polis köşeyi dönmüştü. Hemen adamı ayağa kaldırdım. Boş gözlerle bana bir an baktı ve sonra farklı bir ses tonuyla konuşmaya başladı:
İlk sağa dönün, otel biraz aşağıda.
Bir kez daha bana baktı, göz bebekleri solgun, beyaz bir boşluğun içinde eriyip gitmiş gibi görünüyordu. Sonra ortadan kayboldu.
Titremeye başladım ve paltoma sıkıca sarındım. Yorgundum ve üzerime uyku, sarhoşluğa benzer, kara ve duygusuz bir uyku çöktü. Düşünmek, olayları kafamda evirip çevirmek istiyordum ama uyku amansızdı ve gitmeye niyeti de yoktu. Otelime gittim, yatağa girdim ve kütük gibi uyudum.
Demek şantajcı Irene’nin adını ve adresini öğrenmişti! Ama nasıl? Her şey kaybedilmişti!
Evet, yaklaşık bir saattir, Bayan Wagner diye yineledi kadın, sesinde uğursuzluk ve azar vardı.
Ne istiyorsun?
Ne istediğimi çok iyi biliyorsun, Bayan Wagner. Buraya neden geldiğimi sen de benim kadar iyi biliyorsun.
Ama sana onu bir daha görmeyeceğimi söylediğimden beri, onunla görüşmedim… asla…
Yalan söyleme. Sizi pastaneye kadar takip ettim. Gördüğünüz gibi işsizim ve yapacak başka bir işim yok. İşten atıldım, çünkü patron işlerin kötü olduğunu söyledi. Sanki asil bir hanımmışım gibi, yürüyüş yapacak kadar insanın zamanı olması ne kadar da güzel.