Bu yere geri gelmiş olmamın bir sebebi var Canelli, Barbaresco veya Alba yerine buraya. Burada doğmuş olmadığım neredeyse kuşkusuz; nerede doğduğumu bilmiyorum. Bu yerde, hakkında: “Doğmadan önce, bu bendim,” diyebileceğim ne bir ev, ne bir zemin, ne de bir avuç dolusu toprak var. Tepelerden mi veya vadilerden mi, ormandan mı yoksa balkonu olan büyük bir evden mi geldim bilmiyorum. Belki beni Alba’da katedral merdivenlerine bırakan kız da taşradan gelmiyordu belki ailesinin şehirde büyük bir evi vardı; herhalde Monticellolu ya da Neiveli, belki de Cravanzalı iki zavallı kadın tarafından, üzüm hasadında kullandıkları türden bir sepette oraya götürülmüştüm, neden olmasın? Kimin canı ve kanı olduğumu kim bilebilir? Bir avuç insanın en az bir diğeri kadar değerli olduğunu bilecek kadar dünyayı gezdim. Ama yorulup, bir yere kök salmaya çalışmanın sebebi de budur. Alışılagelmiş mevsim döngüsünden daha değerli hissedesiniz diye, ait olacak bir yer bulup hayata biraz daha tutunmak için.