Nisan 1950’de yayımlanan ve Pavese’nin en güzel kitabı olarak kabul edilen “Ay ve Şenlik Ateşleri” onun son romanıdır. “Anguilla” lakaplı ana karakter, 2. Dünya Savaşı bittikten, İtalya’da faşist yönetim ve Mussolini dönemi sona erdikten sonra, uzun yıllar kalmış olduğu Amerika’dan köyüne döner ve arkadaşı Nuto’nun eşliğinde çocukluğunu ve ergenliğini geçirdiği yerlerde dolaşır. Anguilla geri dönme ihtiyacı hissetmiştir çünkü oradaki üzüm bağlarını, incir ağaçlarını ve vadileri başka hiçbir yerde bulamamış, insan için neyin önemli olduğunu kavramıştır: bir vatana, bir aileye, kendisini hayata bağlayacak bir dayanak noktasına sahip olmak; onu geri getiren de yüreğinde özlemle taşıdığı aidiyet duygusudur. Geriye dönüşlerle savaş öncesi ve savaş yıllarına, faşist döneme ve Mussolini’li yıllara bir pencere açan roman aslında insanla hayat arasındaki bağların yine de değiştiğini kanıtlar. Anguilla’nın aradığı şeyler aynı kalmamıştır, yoksul bir evde evlatlık olarak geçirdiği geçmişinin eski ve acılı köklerini ararken, içinde hep taşıdığı sesler, kokular ve tatların da, insanların da hem aynı hem değişmiş olduğunu görür. Şenlik ateşleri de yine yakılmıştır ama eskiden olduğu gibi toprağı uyandırmak, yağmur ve bereket getirmek için değil, yangına ve acı olaylara yol açmak için.“Pavese’nin romanları her şeyden önce olağanüstü derinliği olan yapıtlar, onlarda sürekli yeni katmanlar, yeni anlamlar bulursunuz.”Italo Calvino