Çağının göz bebeği olarak birçok düşünürün zihninde güçlü bir yer edinmiş, şimdilerde ise her akademik metinde eleştiri oklarının hedefi olan felsefi akım, Pozitivizm ve onun en önemli kurucularından, Auguste Comte.
John Stuart Mill’in önemli analizleri eşliğinde, pozitivizme dair “açıklayıcı” bir metin duruyor karşınızda. Elbet böylesi önemli bir felsefecinin kaleminden çıkan bu metin, konuya derin bir bakış açısı sunuyor. Dönemi itibarıyla fazlasıyla gündemde olan bu konu üzerine yazılmış, bu denli kapsayıcı ve objektif sayılabilecek ilk eserdir diyebiliriz. Hatta, söylemek gerekir ki, pozitivizmin sağlam temellere oturmasında John Stuart Mill gibi ünü daha hayatta iken sınırlar aşmış bir felsefeci tarafından incelemeye tutulup, tutkulu bir idealist olan Comte’un aksine, nesnel bir tutum ile okuyucuya sunulmasının önemi büyüktür. Dolayısıyla bu kitabın pozitivizmin kendi tarihinde önemli bir yeri vardır diyebiliriz.
Günümüzün entelektüel kolaycılıklarından biri, pozitivist tutumu keyfince eleştirmektir. Elbet 19. yüzyıldan bu yana konu üzerinden çok sular akmış ve bilimsel düşünce, “bilimadamı”nın kendi doğasını fazlasıyla sorgular bir boyuta ulaşmıştır. Bu kitabı Fihrist olarak biz, kolaycılığa kaçmadan, bilim tarihinin en önemli akımını nesnel bir çerçevede değerlendirme niyetiyle siz değerli okuyucularımıza sunmak istedik.
Bilimin bu tutkulu hizmetçilerinin ve peygamberane dilleriyle önde gidenlerinin arzusu, en temelde bilme arzusuydu. Bildiklerini “zannetme” konusunda biraz fazla özgüvenliydiler, evet; fakat günümüz göreceliliğinde ve hakikatin varlığını reddeden nihilizminin içinde, bu bilme arzusunun kimlik bulmuş haline tekrar dönmek ve sorgulayıcı bir tutumla incelemek gerektiğini düşünüyoruz. Bu, zamansız eser de tam olarak bu sorgulamayı yapabilmemize olanak sağlayabilirse, ne mutlu…