"Karşımızda güldürmeyi bilen -hem de fazlasıyla-, güldüren ve hayvanların aşk sahnelerini kendine göre çıkarsayan inanılmaz bir deha var. Çiftleşme; ürküten bir sözcük bu. Hayvanlar çiftleşmeden sonra üzgündür, çünkü bitmiştir. Biten ne? Fiziksel haz mı? Hayır. Biten `önce`nin zevk veren anlarıdır... Çünkü, hayvanlarda önemli olan çiftleşme değildir, çiftleşmeye kadar olan hazırlık anlarıdır; erkeğin dişisini fethettiği anlar (bazen saatler)...
"... Örneğin, serçelerin çiftleşme süresi birkaç saniyedir. Ama hiç önemi yok. Nişanlılık dönemleri tam üç ay sürer. Peki öyleyse, hayvanlarda yalnızca çiftleşmeyi anlatmak neden? Onu size söyleyeceğim: Kıskançlıktan. Günde sekiz kere çiftleşen damızlık eşeği kıskanmaktan. Çiftleşmesi 15 saat süren (bazılarının kullandığı, "Yılan gibi sevişiyor!" sözü buradan gelir) engereği kıskanmaktan. Kurbağaların Jean Rostand`ın evinde deneyerek kanıtladığı gibi 54 saat 6 dakika ve 4 saniye süren günümüzün rekor çiftleşmesini kıskanmaktan. Hem de soğuk suda! Yap yapabilirsen...
"Bridenne`in çizgilerine bakın, zahmete değer. Ama onlara imrenerek, gıptayla bakın. Zira bizler için, biz anlaşılmaz insanlar için imrenmek, gıpta etmek, haz almanın tuzu biberi sayılır."