“Kim bilir, belki de cehennem insanın kendini bağışlayamamasıdır.”
Aşk sandığımız bağlılıklar, gerçekte bizi kendine tutsak eden bağımlılıklarımız mıdır?
Tarık Tufan, insanın içindeki bu büyük çatışmanın kapısını aralayarak aşkın yersiz yurtsuzluğuna dair sarsıcı bir hikâye anlatıyor.
Akademisyen Orhan büyük bir tutkuyla bağlı olduğu Firdevs’in peşinden umutsuzca koşarken, bir yandan kendi geçmişindeki travmalarla diğer yandan Firdevs’in bir başka adama duyduğu hastalıklı aşkla mücadele etmektedir. Gece yarısı aldığı telefonla kendini sayfiye kasabası Saklıkuyu’da bulur. Geçmişte hastane olarak kullanılmış, Osmanlı sarayının ve İstanbul zenginlerinin sırlarıyla dolu eski bir köşkün odasına yerleşir. Hatıralarına hapsolmuş Defne’yle ve diğer komşularıyla tanışan Orhan, onların yaralı hikâyelerine ortak olurken, kendini buraya sürükleyen kaderi anlamaya çalışmaktadır. Firdevs’in birden ortadan kaybolmasıyla içine düştüğü merak, nefes kesen bir sonla cevap bulur. Âşıklara Yer Yok, gerçeklikle hayalin iç içe geçtiği olağanüstü bir aşk ve tutku hikâyesi. Aşkın büyülü ve karanlık doğasına dair duygu dolu, eşsiz bir roman. Her sayfasında kendinizi bulacağınız bir edebi şölen.
"Her zamanki gibi, kalemine aşık olduğum Tarık Tufan bu eserinde de beni hayal kırıklığına uğratmadı. "Aşklara Yer Yok", bizi yazarın kendine has melankolik ve hüzünlü atmosferine çekiyor. Kitabın ana karakteri, depresif ve içe dönük halleriyle, okuyucuyu İstanbul'un arka mahallelerinden alıp doğrudan kendi derin ve karmaşık iç dünyasına davet ediyor. Tufan'ın o kendine özgü, lirik dili sayesinde, şehirle karakterin duygusal durumu arasındaki bağı hissediyor.Aşkın imkânı ve imkânsızlığı üzerine kurulan; modern hayatın yarattığı iç karmaşayı ve duygusal ağırlığı derinden hissettiren, okuyucunun ruhuna işleyen çarpıcı bir kitap."
"Herkes birilerine, bir şeylere bağlanıyor. Hayatı güçlü veya zayıf bağlılıklarla yaşıyoruz. Bazıları bizi yavaş yavaş öldürüyor, bazıları diriltiyor."