Ah, ne oldu, şimdi bu emeller neredeydi? Bütün bu emellerin yerine yalnız çirkin bir hayat hakikati, bütün renksizliğiyle, bütün manasızlığıyla yerleşmişti. Lakin bu gençlik, bütün bu emellere bu kadar süs bahşeden bu sihirli gençlik ne olmuştu? O zaman boynunu bükerek bütün bu parlak hülyaları, bütün muhteşem emelleri doğuran gençliğin sırf bir yalandan ibaret olduğunu tasdik ediyordu: Serap, serap...
Mehmet Rauf’un ikinci öykü kitabı olan ve ilk olarak 1909’da yayımlanan Âşıkane, *Summer Palace’ta Bir Dans Yarışması*, *Serap* ve *Garam-ı Şebab* adlı üç öyküden oluşuyor. Yazarın diğer metinlerinde de sıkça görülen flört, aşk, evlilik gibi konuların işlendiği bu öykülerde, Mehmet Rauf’un gözlem ve tahlil konusunda ne kadar usta bir yazar olduğu bir kez daha görülüyor.