Türk öykücülüğüne ve düşünce dünyasına yeni fikirler ve boyutlar kazandırarak unutulmaz eserler veren Rasim Özdenören, öykü ve düşüncedeki istikrarlı ve güçlü konumuyla kendinden sonra gelen pek çok yazarı etkiledi. Türkçeyi doğru ve güzel kullanmadaki mahareti, insan ruhunun sırlarına vâkıf olması, gözlemciliği, ayrıntıları yakalamadaki ustalığı, dilde ve muhtevada yerli duruşu her kesimde kabul gördü. Öyküleri; özetlenemez oluşuyla, her defasında yeniyi ve yenilenmeyi yakalamasıyla dikkat çekti. Benliğimizi, bilincimizi tazeleyen, okuyucusunu tekraren kendine çağıran metinler ortaya koydu. Toplumdaki değişmeyi, yabancılaşmayı, uyumsuzluğu, modern çağın insanının dramını ve trajiğini sergilemedeki başarısıyla özgün bir yere sahip oldu. Bu özellikleriyle edebiyat ve düşün dünyamızın bilgesi olarak anıldı. Türk öykücülüğünün ve deneme yazarlığının gelmiş geçmiş en usta kalemlerinden biri olarak temayüz etti. Özdenören; Ariyet Fikirle Düşünmek’te, Türkiye’nin gerek içerde gerek dışarda yaşadığı sorunların temelinde Batılılaşma sürecinde toplumumuzun ihtiyaçlarına ve şartlarına uygun olmayan, Batı’dan aldığımız ariyet fikirlerin yattığını ifade ediyor. Bizim olmayan ve üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunamayacağımız Batı’nın kelimelerini ve fikirlerini kopya ederek yol alamayacağımızı dile getiren yazar, korkularımızdan ve kafamızdaki ön yargılarımızdan kurtulamadığımız sürece kendimiz olamayacağımızı derinlemesine ve ustaca anlatıyor.